Değerli dostlar,

Tarih boyunca durmadan sınanmış ve bugünlere kadar azala azala da olsa çok sınavdan başarı ile geçmiş ALEVİLİK yine ağır bir sınav geçirmekte. Bu seferki sınav birkaç ayrı cephede yürüyor. Tarihimizde baskı, katliam, korku dolu pek çok sınav var. Ancak kentleşme ve güncel yaşamda verilen sınavlar belki tarihimizdeki kadar kanlı ve ürkütücü değil ama günün koşullarında artık sınavlarımızı birden çok cephede aynı anda, bazen de sınavda olduğumuzu fark bile edemeden vermekteyiz.

Bir taraftan sosyal medya diye adlandırdığımız radyo- televizyon- cep telefonu gibi çağdaş iletişim araçlarının günlük hayatımızdaki etkisi çok büyük. Hepimizin dikkatleri orada her an önümüze gelen konulara çekilmekte, pireleri deve yapan bir medyanın baskısı altında gerçek sorunlardan çok günlük ufak tefek ve çoğunlukla önemsiz konularla uğraştırılıyoruz. Mafya konuları, dolandırıcılar ve yolsuzluklar ile oyalanırken, gerçekte yaşamımızı etkileyen bir çok sorunu bilerek ya da farkında olmadan göz ardı ediyoruz.

Bir yandan 1982 den bu yana Zorunlu Din Dersleri  görerek yetişen bugün bir kısmı orta yaşa gelmiş ve gelmekte olan gençlerimiz Devlette görev alabilmek için KPSS ve benzeri kamu görevi sınavlarında cok yüksek puanlar alsalar da mülakatlarda elenerek kamu görevlerinden uzak tutulmakta.

Okul çağındaki çocuklarımız ve torunlarımız gerek Anayasa Mahkememiz, gerekse AIHM tarafından mahkum edilmiş Zorunlu Din dersleri yetmiyormuş gibi, yeni müfredatlar ile ek olarak getirilen seçmeli din dersleri,  ÇEDES protokolu uygulamaları gibi baskılar altında yetişiyor.

Çocuğunu geleneğine göre yetiştirme hakkı elinden alınmış olan Alevi toplumu, kendi inancını sürdürecek Dede ve Zakir yetiştirme hakkından da mahrum.

AIHM kararlarına uyuyormuş gibi yapmak için oluşturulan, Alevi inanç kurumlarına hizmet etmekle mi, yoksa denetim ve kontrol altına almakla mı uğraştığı henüz pek de anlaşılmamış olan Kültür Bakanlığı‘na bağlı “ Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı” da bu ortamda yeni bir unsur. “Cemevini ibadethane saymasak da size de ibadethanelere benzer bazı haklar tanıyacağız ama bizim istediğimiz gibi Cem evleri olacak.!” mesajı ya da konutu ise bir yandan tellallar aracılığı ile “Bakın size ne haklar verildi.” mealinde şarkılarla topluma sevdirilmeye uğraşılıyor.

“Kendini sürdürebilecek imkanlardan yoksun bırakılan bir topluma nasıl hizmet edilir, çocuklarını inancına uygun yetiştiremeyen, inanç hizmetlilerini (Dede-Zakir) yetiştirmesine izin verilmeyan bir topluma hizmet etmek mümkün müdür?” sorusuna şimdilik cevap verebilen yok.

Bütün bu manzarayı olumlu gelişmelerin habercileri gibi görmek isteyen beklentileri yüksek ya da çok ama çok iyi niyetli (?) bir kesim de bir yandan iyimser mesajlar vermeye çalışıyor ya da nurlu ufuklar hayali içinde.

Gönül istiyor ve inanıyorum ki, Alevi toplumu ve toplumumuzun kanaat önderleri çok cephede sürmekte olan bu sınavların da aşılması için Aleviliğin her geçen gün örselenmeye çalışılan yüksek bilincini bu sefer de koruyacak ve tarih içinde büyük badireler atlatan Alevi inancı ve toplumu bu hengameden de başarı ile çıkacaktır.

Erenlerin şefaati üzerimizde olsun!