ALEVİ PORTAL

HACI BEKTAŞ VELİ VE OCAKLAR

Veli SALTIK

Araştırmacı Yazar Veli SALTIK 1970 yılında Akçadağ Öğretmen Okulu'nu bitirdi. Alevi tarihi ile ilgili yayınlanmış kitapları bulunmaktadır.
Büyük isyanda Pir İlyas ve oğulları Yahya, Mahmut, Halis Amasya’da asılmışlardı. Küçük oğlu Muhlis, Şerafettin adında bir akraba veya Talip tarafından Mısıra kaçırılmıştı. Daha sonra 1277 yılında Mısır sultanı Bay Bars ile birlikte Anadolu’ya gelip açığa çıkmıştı. Ama onun Mısır’a kaçırıldığından kimsenin haberi yoktu.
İmamlar ve Nişabur Pirleri:
1-Hz.Ali
2-İ.Hüseyin
3-İ.Zeynel Abidin
4-İ.Muhammet Bakır
5-İ.Cafer Sadık
6-İ.Musa Kâzım
7-İ.Ali Rıza
8-İ.Muhammet Taki
9-S.Musa Araç
10-S.Muhammet (874 Yılında Nişabur Dergâhı Piridir.)
11-S.Yahya
12-S.Cafer
13-S.Hüseyin
14-S.Ubeydullah
15-S.Muhammet
16-S.İbrahim
17-S.Hasan
18-S.Muhammet Sani
19-S.Mehdi
20-S.İshak
21-S.Musa
22-S.Ali 22-S.İbrahim Sani 22-S.Haydar Gazi
23-S.İlyas 23-H.Bektaş Veli
24-S.Muhlis Hasan Gazi Hüseyin Gazi
24-Habip Hızır Lala A.Musa
Ali Seydi Hac. Sultan
İşte Tunceli’de saklanan Dedeler, Çemişkezek’in kuzeyindeki Kırklar Dağı’ ndaki yaylada bir araya gelerek “İmamet” geleneğinin gereğini yerine getirip, ikinci büyük koldan gelen İbrahim Sani’nin oğlu Hacı Bektaşi Veli’yi Baş Pirliğe getirdiler.
Daha sonra Moğollar, 1243 Yılında Sivas/Kösedağı önlerinde 2.Gıyasettin Keyhüsrev’i ağır bir şekilde yendiler.
Prof. Faruk Sümer:
“Anadolu Selçuklu ordusu, kendilerinden sayıca daha az olan Baycu Noyan komutasındaki Moğol ordusuna, utanç verici bir şekilde yenildi” diyor. (Sümer, 1999, Oğuzlar).
2.Gıyasettin Keyhüsrev, 1246 yılında öldü. Vezir Karatay, henüz çocuk olan üç oğlunu yan yana tahta oturttu. Ülkeyi üçe böldü: İzzettin’e Konya’yı, 4.Kılıç Arslan’a Tokat’ı, 2.Alaattin’e de Malatya’yı verdi.
Çevresindeki vezirlerin tahrikleri ile taht kavgaları başladı. Dedeler ve Türkmen beyleri açığa çıkmaya başladılar. Hacı Bektaş Veli, yanında Üryan Hızır, Doğan Ata, Ahmet Faki, Mahmut Hayrani, Güvenç Abdal, Sarı Saltık’ın oğulları İbrahim ve İsmail ve daha birçok Ulu Erenlerle gelip Sulucakarahöyük (Hacıbektaş) ilçesine yerleşti. Dergâhını burada kurdu. Gizliliğe çekilen Dedeler gelip bağlılığını bildirdiler.
Velayename:
“Hünkâr, Sulucakarahöyük’e yerleşince bütün Anadolu Erenleri akın akın ona gelirler. Taptuk Emre’ye de “Hadi gidelim” derler. Ama o:
“Dost divanında nasip dağıtılırken, Hacı Bektaş adında bir er görmedik” diyerek onlarla birlikte gelmedi. Emre’nin bu sözlerini Hünkâra aktardılar. Hünkâr Sarı İsmail’i gönderip Emre’yi yanına getirtti. Kendisine;
“Ey Emre duyduğumuza göre dost divanında nasip dağıtılırken Hacı Bektaş adında kişiyi görmedik demişsin” diye sordu.
Emre:
“Yeşil perde arkasında bir el çıkmıştı, o el bize nasip vermişti. O elin içinde çok güzel nurlu bir ben vardı. Şimdi bile görsem tanırım” dedi.
Hz. Hünkâr Hacı Bektaş Veli elini açtı avucunun ortasında bir latif mübarek yeşil beni vardı. Emre hayrete düşerek üç sefer:
“Taptık Hünkâr’ım, Taptık Hünkâr’ım, Taptık Hünkâr’ım” dedi. Bu olaydan sonra adı “Taptuk Emre” oldu. Hünkâr’ın önünde Erenlik tacını çıkardı, Hünkâr eline alıp tekbirledi, tekrar başına giydirdi”.(Velayetname, 2010, 222-223).
Velayetnamenin bu menkıbevi anlatımdan da anlaşılacağı gibi, İmamet Makamına oturan Baş Pir Hacı Bektaş Veli, kendisine bağlılık bildiren Dedeleri, belli bölgelere gönderir.
Ancak bu hep Velayetnamenin anlattığı gibi görevlendirmelerle olmaz. Birçok Ocak, henüz Horasan ve Türkmenistan’da iken belli Boy, Oymak ve Obalara fiilen inanç önderliği yapıyorlardı. Yalnızca, 1220 yılındaki Moğol işgaliyle gelen Türk-menler değil; 1071 zaferinden itibaren Anadolu’ya gelen ilk Türkmenler de inançsal anlamda bazı Ocaklara bağlanmışlardı.
Bu Ocaklar, 1400 yıllık geleneğe uyarak, “El ele, el Hakka” şiarına uygun olarak İmamet Makamına oturan Hacı Bektaşi Veli Dergâhına bağlılığını bildirdiler.
Sosyal Medyada Paylaş
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ