Modern Zamanlarda Alevi İnançlı Aile
Modern –postmodern- zamanlarda aile nasıl bir şekil alacaktır?
Bu zamanlarda bildiğimiz ve yaşadığımız anlamıyla bir aile olacak mıdır? Yani çekirdeğinde anne, baba ve çocuklardan oluşan ve geniş ele alındığında büyük babaların, büyük annelerin, kısmen amca ve dayıların, teyze ve halaların dahil olduğu bir aile olacak mıdır?
Modern zamanlarda işlevsiz kalıp yok olan bir çok kurum gibi toplumun en küçük kurumu olan ailede modern zamanlarda yok olacak mı, yok olmalı mı?
Alevilik inancına göre aile nasıl olmalıdır?
Her şey değişiyor. Her şey değişirken baz şeyler daha iyiye doğru, bir üst aşamaya geçiş olarak gelişiyor. Bazı şeylerde olumsuz anlamda, mevcut durumdan daha geri bir evreye doğru değişiyor. Bu değişim ve dönüşüm hayatın kaçınılmaz, karşı konulmaz bir gerçeğidir.
Her şey değişirken, gelişirken ve bazı şeyler yok olup yerini daha iyilerine bırakırken aile kurumunun bundan nasibini almaması mümkün değil.
Aile kurumu da değişen/gelişen şartlar doğrultusunda ister istemez değişmektedir. Ancak değişimin olması aile kurumunu hepten, tümden yok olması gereken kurumlar arasına koymuyor. Aksine, aile kurumu hangi çağda olursak olalım mutlaka var olması gereken kurumların başında geliyor.
Evet, bize göre aile kurumu çağımızda ve gelecek çağlarda da varlığını korumalı. Belki gelişip şu an ki aile kurumunda farklı bir hal alacaktır. Bir noktada bu gelişim kaçınılmazdır. Ancak çehresi ve bazı biçimsel değişikliklerin olması bu kurumu tümden gereksiz kılmaz. Öz olarak aile olmalıdır.
Aile demek huzur demektir, güven demektir. Dayanışmanın, paylaşmanın, kardeşliğin ne demek olduğunun, anne-baba olmanın ne demek olduğunun bilinmesi ve yaşanılması demektir.
Acaba anne-babalık kadar insani, yüce duygular var mıdır? İnsanın annelik-babalık duygusu kadar insana huzur veren başka bir duygu yoğunluğu var mıdır? Hangi başka duygular annelik-babalık duygusunun önünde olabilir?
Bu söylediklerimiz çok mu basit ve geri duruyor? Ya da bu küçük belirlemelerde dışa yansıyan zihniyet çağın çok çok ötesinde bir yerde mi kaldı? Modern zamanlarda bu tür insani duygu ve düşüncelere ve bunların neticesindeki bir yaşam anlayışına, yaşam biçimine gerek yok mudur?
Çağ ne kadar gelişip değişirse değişsin bazı şeyler her zaman varlığını koruyacaktır. Şekilsel ve biçimsel bazı değişimler olacaktır ancak öz çekirdek her zaman olmak zorundadır. Bu öz çekirdeğin olmaması demek insan soyunun yok olması demektir.
Evet, bu konuda oldukça iddialı bir söyleme sahibiz. Başkaları bunu geri ve gereksiz bulabilir. Ya da bu tür bir yaşam anlayışını savunup yaşayanları güçsüz oldukları için, yaşama tek başına yeterli gelmedikleri için savunduklarını iddia edebilirler. Belki kendilerince haklıdırlar. Bizler ultra güçleri olan, her şeye tek başına güç yetiren, her şeyi teklikle yapmaya çalışanlardan değiliz. Bizler daha çok paylaşımla, dostlukla, kardeşlikle, ortak bir şekilde, sorunlarda ve sıkıntılarda dayanışma sergileyerek yaşama taraftarıyız. Böylesi bir yaşam tarzı zayıflık ve yetmezlikse, bizler ancak bu yetmezlikten hoşnut olabiliriz.
Modern zamanlarda Alevi inançlı aileler eğer yollarına, inançlarına, değerlerine bağlı kalırlarsa bir çok yönden korunaklı hale gelir ve yaşamlarını daha anlamlı, daha dolu dolu, daha mutlu yaşarlar.
Modern zamanın getirmiş olduğu zorlukları, sıkıntıları, sorunları, depresyonları en kolay ve basit şekilde aşmak için aileye ihtiyaç vardır. Belki modern zamanlarda gelişen teknoloji ve beraberinde getirmiş olduğu refah ve bunun sonucunda geçim derdinin sorunlar listesinde alt sıralarda yer alması göreceli olarak bazı sorunları çözmüş olabilir. Fakat bu tür sorunların çözülmüş olması yeni sorunlarında ortaya çıkması demektir. Bu yeni sorunlarda da en iyi ilaç dayanışma, kardeşlik, sevgidir. Bu tür insani duyguların en güzel yaşandığı ve yaşatıldığı ortam ise ailedir.
Doğrudur, modern zamanlarda, daha çok tüketimin esas olduğu ve insanların tükettikçe mutlu oldukları zamanda aileyi de, ailenin içerdiği değerleri de çabuk şekilde tüketiyoruz. Bu korkunç tüketim çılgınlığı sonucu bir çok aile darmadağın olup parçalanıyor ve ortaya daha boyutlu, daha zor, daha çözülmesi güç sorunlar çıkartıyor. Bu da diğer bir insanlık gerçekliğidir.
Bu ve benzer durumlarda ne yapmalıyız? Dağılmış aileler, yalnız yetiştirilen çocuklar, anne veya baba sevgisinden, ilgisinden, şefkatinden, eğitiminden, desteğinden yoksun büyüyen nesiller ve daha başka olumsuzluklar…
Ne yapmalıyız bu durumda?
Nasıl nurani atmosferlerin hakim olduğu, insanın anne karnında yaşadığı huzuru yaşadığı aile ortamına ulaşabiliriz?
Her sosyal sorunda olduğu gibi bu türden bir sorunda da öyle somut, mutlak, kesin, hemen fayda getirecek bir çözüm yok. Ancak hayatın gerçeği bize sorunsuz bir hayat olmayacağını ilk insandan günümüze ve günümüzden de son insan değin olmayacağını kesinkes göstermiştir. Aynı hayatın gerçeği sorun varsa çözümde vardır gerçeğini de göstermiştir. Bu noktada Alevi inançlı olmak, Alevilik değerlerini asgari düzeyde bilince çıkarıp yaşamsal kılmak bize aslında en önemli çözüm anahtarıdır. Hele iki tane Alevilik değerlerini benimsemiş, özümsemiş kişinin kuracağı yuva daha sağlıklı bir yuva olacaktır. Bu yuvada Aleviliğin insanı yücelten, yaşamına anlam ve mutluluk katan değerleri hakim olacağı için sorunlar daha çabuk ve kolay alt edilir, mutluluklar daha çabuk büyür, çoğalır.
Bütün bu söylenenlerde şu sonuca ulaşmış olduk: inancımız olan Aleviliğimizi koruyup yaşatacak ve bu yaşama hakim kıldığımız inancımız bizi her tür kötülükten koruduğu gibi her tür zorluğu da aşmamızda bize kılavuz olacaktır. O halde daha bir yoğunlaşarak, daha bir değerlerimizi ve doğrularımızı içselleştirerek ailemiz ve çocuklarımızla mutlu bir hayatın sahibi olmalıyız. Bu her yerde ve her çağda geçerlidir.
Remzi Kaptan