ALEVİ PORTAL

Sultan Sinemil ve Ağuiçen Ocağında Müsahiplik

Ali YENİALTUN

1979 yılında K.Maraş-Pazarcık’ta doğdu. Seyyid Sultan Sinemil Ocağı evladı olarak Pir’lik hizmetini icra etmektedir.

Müsahipliğin bize Hz. Muhammed ve Hz. Ali’den kaldığı ve farz olduğu Buyruk nüshalarında belirtilmiştir. Alevi süreklerinde yola müsahipsiz gidilmez, erkânlara alınmaz. Anadan doğumla gerçekleşen kardeşlikten daha derin ruhani kardeşliktir müsahiplik. Bir babadan olup anadan doğan kardeşlikte kan bağı esastır, gönülden kalben yapılan ruhani ahdette ise rızalık esastır. Müsahip kardeşler birbirlerinin mallarına, günahlarına ve iyiliklerine yârin yanağı hariç ortaktırlar. Ku’ran-ı Kerim Nisa Suresi 33. Ayetince „Ve ana-babanın ve yakın akrabaların bıraktıklarından, herkesi vârisler kıldık. Ve artık, yeminlerinizin bağlandığı kimselere de paylarını verin. Muhakkak ki Allah herşeye şahittir.” Birbirlerine ikrar verenlerin ortaklıkları bildirilmiştir. İmam Cafer-i Sadık hazretleri, Pir önünde kardeş olanın kırklar katında kırklar ile kardeş olduğunu buyuruyor.(1)

Mekke’den Yesrib’e hicretle beraber ensar ve muhacirler arasında yapılan ahdetmede ilk Müslümanlar arasında kardeşlik ahdi yapılmıştır. İnsanlar akın akın bu ahdi yerine getirmek için Hz. Muhammed Mustafa’ya gelerek kardeşlik ahdini yerine getirmişlerdir. Hz. Hamza ile Zeyd bin Haris, Selman-i Farisi ile Ebu Derda, Ömer bin Hattab ile Gasan bin Malik, Osman bin Afgan ile Evs bin Sabit, Ebubekir bin Kuafe ile Harice bin Zeyd, elbette dû cihân serveri Hazreti Muhammed Mustafa ile Şah-ı Merdan Hazreti Ali ve vesaire sahabelerde bu ikrarı yerine getirmişlerdir.(2)

Daha sonra gelişen zaman sarfında Emevilerinde baskın etkisiyle kardeşlik ahdi inanç toplumu içinde sadece belirli kesimce uygulanmıştır. Bilinen aksine birçok Sünni tarikatlarında “muahad” adı verilen tarikat kerdeşliği halen uygulanmaktadır. Kardeşlik ahdi hakkında gerek Sünni ve gerek genel Şii kaynakları bahsetmektedir.

Hazreti Peygamber Hazreti Ali ile müsahipliğini Cabir-ül Ensâri’nin evinde gerçekleştirmiş ve Gadir Humm’da kendisinden sonra İslam dinine Allah’ın buyruğu(3) üzere Şah-ı Velayet Emir-ül Müminin olarak tayin etmiştir.

 

Kimler Müsahip Olabilir?

Buyruk nüshalarına göre müsahiplikte aranan şartlardan ilki İslam dinini kabul etmiş olması gerekmektedir.(4) Müslüman olmayan birinin Müslüman olan biriyle ahdetmesi kabul edilmez. Alevi süreklerinde aranan önemli şartlardan biride elbet Ehlibeyt’e gönül vermiş ve bir Pir’e talip olmuş olmasıdır.

Müsahip olmak isteyen canlar yirmi yaşının üstünde ve evli olmaları gerekmektedir. Müsahipliğin kabul edilmediği diğer kuralları şu şekilde sıralayabiliriz:

  • Pirli ile pirsiz
  • Mümin ile imansız
  • Mücerret (bekar) ile evli
  • Zalim ile mazlum
  • Alim ile cahil
  • Mürşid ile mürid/talip
  • Şeyh ile derviş
  • Sanatkâr ile avare
  • Müsahibi vefat etmiş olan ile hiç müsahibi olmamış olanların müsahip olması erkan değildir.(5)

 

Müsahip ikrarını vermiş olan canlar birbirlerine karşı olan sorumlulukları gereği aralarında sır saklamazlar, işlerini karşılıklı tanışarak ve yardımlaşarak yaparlar. Biri aç ise diğeri tok yatmaz. Biri bir hata günah işlemişse diğeride aynı suçla yargılanır ve cezalandırılır. Müsahiplikte yarin yanağı hariç her işte günahı ve sevabıyla ortaktırlar.

Müsahiplik ikrarını vermek isteyen canlarımız eşlerinin rızalığını aldıktan sonra bu isteklerini ailelerine, atalarına ve Rehberine/Pirine bildirirler. Pir müsahiplik erkanı öncesi taliplerinin birbirlerini tanıması ve kararlarında kesin karar olmaları için belirli bir müddet belirleyebilir. Böylesi bir durumda Pir taliplerine birbirileriyle tanış olmaları için menzil gülbengi vererek süre tanır. Genelde bu süre bir sene gibidir, şayet uzun zamandan bu yana tanışıyor ve birbirlerini yeterince tanıyorlarsa kararlarında emin olmaları için daha kısa sürede menzil gülbengi verilir:

“Bism-i Şah Allah Allah

Vakitler hayr ola, hayrlar feth ola, dârlar divanlar nur ola

Geldiğiniz yolda, durduğunuz dârda, Hakk Muhammed Ali muradınızı vere Dileğinizi muradınızı kabul eyleye

Alemi yaratan yüce Allah’ım

Kini, nefreti, hırsı, haseti, benliği ala; size nur-u iman vere

Hz. Muhammed Mustafa’nın ve Ali’yyel Murteza’nın yüzsuyu hürmetine aranızdaki sevgiyi saygıyı daim ve kaim eyleye

Lanet kör şeytanın şerrinden saklaya bekleye, emeğiniz boşa gitmeye Cenâb-ı Hûda Muhammed Ali yoluna talip olmayı nasip eylesin

İkrarınızı vermeniz yakın zamanda nasip olsun, menziliniz mübarek olsun Ceddimiz Sultan Sinemil’in himmeti üzerinizde olsun

Dil bizden, nefes Pir’den, yardım Allah’tan olsun, Hû gerçeğin demine. “

Bu süreden sonra ikrarları cemaat huzurunda alınır.

Müsahiplik erkanı öncesinden erler bulundukları köy, kasaba veya mahallede cem öncesi komşularını, dostlarını ve akrabalarını ikrarlarının alınacağına dair bilgilendirerek davet ederler.(6)

 

Müsahip Kurbanı

 

İkrar için tığlanacak kurban itina ile seçilir ve tığlanacağı güne değin sağlıklı ortamda rahat edilmesi sağlanır. Kurban bir yaşının altında olmayan koç olmalıdır. Kurban tığlanmadan önce şu hazırlıklar yapılmalıdır:

  • Kurbanın tığlanacağı mekana bir çukur kazılır, genelde bir ağacın dibinde olmasına dikkat edilir
  • Cuma günü kurban tığlanmaz
  • Bıçak iyice bilenmelidir, kör bıçak eziyete sebep olur
  • Kurbanın abdesti Pir huzurunda alınmalı
  • Kurbanın rızalık nişanı gözetilmeli
  • Kurbanı tığlayan kişi işinin ehli olmalı
  • Kurbanın tığlanması esnasında etkilenebilecek çocuk ve şahıslar uzaklaştırılmalı
  • Kurbanın tığlanmasını görecek olan diğer hayvanlarda uzaklaştırılmalıdır

 

Kurbanın tığlanması cem meydanında tekbirlendikten sonra olabileceği gibi cemden öncede tekbirlenerek icra edilebilir. Genel anlamda kurbanında canı olduğunu anımsatarak, hayvanın göstereceği bir nişanla razılığı beklenir. Kurbancı huzura getirdiği kurbanın nişan vermesine kadar dârda durur. Nişandan murat, silkinmek, işemek, geviş getirmek vesaire gibi işaretlerdir.(7) Şayet kurban nişan göstermezse Kurbancı kurban sahipleri ile beraber gidip eşiğe sağına ve soluna niyaz olup Pir huzuruna sürüne sürüne gelip dar olup hayrlı alacaklar.

Kurbana tığlanmadan önce Kurbancı veya Pir abdest aldırır. İnancımızda tığlanacak hayvanın, sunulan lokmaların, kullandığımız eşyanın, bedenimizin ve düşüncemizin arı olması esastır. Furkân’da Bakara Suresinin 172. Ayetinde “Ey iman edenler! Size rızık olarak verdiğimiz temiz şeyleri yiyin ve ancak Allah’a ibadet ediyorsanız O’na karşılık şükredin” buyuruyor. Alevi süreklerinde dış ve iç temizliğe büyük önem verilir, Hakk’ın emri yerine getirilir. Kurban abdestini aldırmadan önce besmele çekilir ve kişi kendi elini yıkar. Kurbanın önce ön sağ ayağı dizinden aşağı ve sonra sol ayağı dizinden aşağı sıvazlanır. Sonra kişi elini yıkayıp hayvanın yüzünü yıkar. Arka sağ ve sol ayaklarda su ile sıvazlanır. Hayvanın kuyruğu kaldırılarak altına su serpilir ve en sonunda elle birkaç yudum su içirilerek abdest sonlandırılır.(8)

Sıra kurbanın tekbirlenmesine gelmiştir. Kurbanın tekbirlenmesi için kurbancı hayvanın sağ kulağını sağ gözünün üstüne kapatıp ön sağ ayağını sağ gözünün üstüne tutup kıbleye doğru ayakların mühürleyerek yönelir.(9) Pir veya Mürşid tekbirler:

 

“Bismillahirrahmanirrahim

Ben, hakka yönelen birisi olarak yüzümü, gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Ben, Allah’a ortak koşanlardan değilim.

Bism-i Şah Allah

Ferman-ı Celil, kurban-ı Halil, 12elil-i Cebrail, tekbir-i İsmail.

La ilahe illallah muhammeden resullullah aliyyen veliyullah.

Allah-u ekber Allah-u ekber. La ilahe illallah-u v-Allah-u ekber, Allah-u ekber ve lillah-il-hamd.

Bismillahi tekbir, Allah-u ekber. Ve fedeynâh-übi zebh-in azim/biz ona büyük bir kurban verdik. (Tekbirleme üç defa tekrarlanır)

Ardından «la feta illa ali, la seyfa illa zülfikar» söyleyince ardından cem erenleri „Allah Muhammed Ali“ diyerek kurbanın baş/boynuzundan niyaz olurlar.

 

Hayvanın tekbirlenmesinden sonra Kurbancı hayvanı yere yatırıp arka sağ ayağı serbest kalacak şekilde diğer üç ayağını birbirine bağlar. Kurbanın gözü kimilerince kapatılır tığlanmadan önce. Kurbancı duasını aldıktan sonra kurbanı mümkün olduğu kadar eziyet etmeden hızlı şekilde tığlar. Kanı önceden açılmış çukura akıtılır, kullanılmayan iç organları ve daha sonra kemikleri aynı çukura atılarak sır edilir.

 

Kurban tığlandıktan sonra “takabbel Allah/Allah kabul etsin” denir. Kurbancı kurbanın derisini yüzer, parçalar ve Lokmacıya hazırlayıp pişirmesi için teslim eder.

 

Erkân Öncesi

 

Pir ikrar verecek olan canları (bacı ve er) yanına çağırıp erkân başlamadan evvel gidip duş almalarını söyler. Duş/banyo alan can şu sıralamaya göre duaları okur:

„Bismillahirrahmanirrahim

  • Ağzına su aldığında: Kimseye kötü söz, yalan söylemeyeceğim
  • Elini yıkadığında: Elimle koymadığımı almayacağım, zarar vermeyeceğim
  • Ayağını yıkadığında: Kötü yola yürümeyeceğim, hakkım olmayana gitmeyeceğim, dost meclisine varacağım
  • Başını yıkadığında: Kötü düşünmeyeceğim
  • Belini yıkadığında: Belime sahip olacağım.”

 

Tabi erkan içinde tarikât abdesti aldırılabilir. Erkandan önce abdest aldırılması daha genel olan uygulamadır.

Cem erkanından önce ikrar verecek olan müsahiplerin ziynet(10) eşyalarından arınmaları şarttır. Erkana girdiklerinde dünyalıklarından arınmış bir vaziyette iştirak etmeleri gerekmektedir. Bu sebeplede ayrıca makyajsız sade halleriyle erkana gelirler.

Müsahiplerin kıyafetleri sade, edeb-erkana uygun ve açık tonda olmalıdır. Siyah renkli elbise yerine beyaz renkte olmasına itina gösterilir. Beyaz olmasının bir sebebi pak olmayı ve yeniden doğumla beraber yeni bir başlangıca işaret eder.

 

Müsahip İkrarı Erkanı

 

Rehber ve müsahipler gelmeden önce cemaat meydana cem olurlar, delil uyarılır, döşek serilmiş ve duası verilir. Müsahip ikrarını verecek olan canlar boyunlarına tığbent (tülbent, eşarp) geçirirler (bağlarlar), sonra Mürebbi/Rehberle beraber cem olunacak meydanın kapı eşiğine niyaz olurlar. Mürebbi/Rehber ardında yaşça büyük olanın tığbendinin ucundan kavrar ve yaşı büyükçe olan müsahibinin sağ baş parmağını sağ eliyle kavrar, bu şekilde Mürebbi/Rehber katarı meydana getirir. Meydana varmadan önce “Hayr himmet Pirim” diyerek Pirin desturuyla her üç adımda dört kapı selamını getirirler: „Essalamun aleykum ya Şeriat Erenleri (üç adım atarlar)

Essalamun aleykum ya Tarikat Pirleri (üç adım atarlar)

Essalumun aleykum ya Marifet Kamillleri (üç adım atarlar)

Essalumun aleykum ya Hakikat Ehli” deyince önce delile niyaz olurlar ve döşeğin üzerinde, Mürebbi/Rehberin solunda dâra dururlar.(11)

Rehber tercümanı okur ve müsahip ikrarını verecek olan canları tanıtır: „Ey ehli cemaat!

Özü dârda, yüzü yerde, Pir Erenler meydanında

Boynu bağlı birkaç kuzulu kurban vardır

Erenler rahına, Muhammed Ali meydanına

Hallac-ı Mansur dârına, Hızır cem birliğine dahil olmak istiyorlar

……… oğlu ……… ve ……… oğlu ……… müsahip olmak istiyorlar, bu hususta razılığınız ve rızalığınız var mıdır?”(12)

Pir/Mürşid rızalık vererek canların „Allah Muhammed Ali, Hasan Hüseyin ve müsahiplik” aşkına niyaz olmalarını işaret eder. Niyazlaşmadan sonra diz üstü dâr olurlar ve Rehber/mürebbi salevat getirir:

„Seyyid’us sâdat, muhibb’us sâdat, hulâsa-ı mevcudat, alem’us sırr v’el- hafiyyat, şefi-i yevm’el arasât, ber cemâl-i Muhammed Ali râ salâvât.”

Cemde bulunan canlar salavat getirirler.

„Pir: Ey sofi nerden gelip nereye gidiyorsunuz?

Cevaben: Dünyadan gelip, ahirete gidiyoruz.

Pir: Ahirete gitmek kolaydır, hal gerek, edep gerek, amel gerek, haya gerek, itikat gerek, marifet gerek. Bu hünerler var mıdır, geçebilir misiniz?

Cevaben: Pirimin himmetiyle, hazır cemaatimizin şefaatiyle geçebiliriz.

Pir: Ey sofi nerden gelip nereye gidiyorsunuz?

Cevaben: Dünyadan gelip, ahirete gidiyoruz.

Pir: Dünyadan gelip ahirete gitmek kolaydır. Eline diline beline sahip olmak, büyüğüne saygı, küçüğe sevgi şefkat göstermeli. Bu gibi hislerin var mıdır? Cevaben: Pirimin himmetiyle, hazır cemaatimizin tanıklığıyla geçebiliriz.

Pir: Ey sofi nerden gelip nereye gidiyorsunuz?

Cevaben: Dünyadan gelip, ahirete gidiyoruz.

Pir: Dünyadan gelip ahirete gitmek kolaydır. Yalnız, başta bir birliğe beraberliğe el koymuşsunuz. Bunu devamlı olarak sona götürebilme gücünde misiniz? Bu sözünüzde durma gücünde misiniz?

Rehber cevap verir: İnşallah, pirimizin himmetiyle, hazır cemiyetimizin yardımıyla geçebiliriz.(13)”

Pir cem erenlerinden rızalık almak için: „Ey cemaat! Bu kardeşler Muhammed Ali’nin yoluna gidip müsahip olmak isterler. Yüzümüz yerde, özümüz dârda, Muhammed Ali divanında canımız kurban, tenimiz tercüman. Mansur gibi asılacağız, Nesimi gibi yüzüleceğiz, ölmek var dönmek yok, malımızla canımızla yoldayız, haklı istek haktır. Hakkı olan bu sufilerden hakkını talep etsin.

Pir: Bu mümin kardeşler sizlerden bir şahadet, helallik ve rızalık isterler. Muhammed Ali yoluna giden bu canlardan razı mısınız? Aranızda ağrınmış gücenmiş, kırılmış darılmış varsa hakkını talep etsin, yoksa helal etsin.”

→Üç defa cemaatin rızalığını sorar.(14)

Rızalık alındıktan sonra, önce mürebbinin solundaki duran sufi mürebbinin elini öpecek ve sonra dördü birbiriyle niyazlaşarak dâra duracaklar. Pir dâr hayrlı duası verir:

“Allah Allah yolunuz açık, menziliniz mübarek olsun.

Bism-i Şah Allah Allah

Gele gele hayrlısı gele, hayr kapıları açıla, rahmetler saçıla

Her dem bakım ola, Hakk’tan nazar ola, Şah-ı Merdan yerişe yetişe Zalime zulüme zebul, muhannete muhtaç eylemeye

Dârlarını, didarlarını, beraberliklerini kabul eyleye”

 

Yaşı büyükçe olan sağ kolu üzerine, diğer er sol kolu üzerine büyük olan erin sağ kolu üstüne  cemal cemale olacak şekilde yere uzanırlar. Müsahiplerin eşleri erlerin ayak uçlarında diz üstü oturarak kendi erlerinin ayak uçlarından tutarlar. Ayaklar bir beyaz havlu ile örtülür. Bu mana olarak dünya ahiret kardeşiz demektir. Rehber yerde yatan erlerin üzerini ahiret gömleğiyle (beyaz bir örtü) örter. Üzerlerine sabun, makas, iğne ve biraz iplik(15) bırakır. Mürebbi ile Pir büyükçe sufinin başından ayak ucuna değin Allah Muhammed Ali diyerek sıvazlar. Ardından önce mürebbinin başına “tac-ı devlet”, sonra büyük sufinin başına “kemerbest” ve tekrar mürebbinin başına “Selman-ı Pak” diyerek niyaz alır.(16)

Pir önce Nad-ı Ali’yi ve sonra sol elini sağ dirseğine dayayıp Hutbe-i Şerif okur: „Bismillahirrahmanirrahim

Nad-ı aliyyen mazhar-ül acayib, tecidühü avnen leke fin-nevaip, illallahü hacceden küllü hemmin ve gammin seyenceli.

Bi azametike ya Allah ya Allah ya Allah

Bi nur-i nübüvvetike ya Muhammed ya Muhammed ya Muhammed

Ve bi sırr-ı velayetike ya Ali ya Ali ya Ali

Edrikni edrikni edrikni, ve aleyha muhavveli yetiş ya Ali.

 

Hutbe-i Şerif:

Euzübillahimineşşeytanirracim bismillahirrahmanirrahim

La ilahe illallah muhammeden resullullah aliyyen veliyyullah

La havle vela kuvvete illa billahil aliyyül azim

La feta illa ali la seyfa illa Zülfikar

Verelim Muhammed Mustafa’ya ve Ehlibeyt’ine candan salavat.” (Cümle cemaat salavat getirir.)

 

Pir hutbe-i şerifi okuduktan sonra ikişer şaplak mürebbi ve erlere, birer şaplakta bacılara vurur. Bacılarda hamilelik durumu varsa, şaplak vurulmaz, omuzundan niyaz alınır.(17) Erler Pir’in huzurunda diz üstü otururlar, bacılar erlerin arkasında, erler sağ elleriyle Pir’in sağ ateğine ve sol elleriyle sol eteğinden tutup başlarını hafifçe önlerine eğerler. Pir şöyle bir hatırlatmada bulunur „sağ el Pir eteği, sol el Rehber eteği” diye. Pir soru şeklinde telkinde bulunur:

Birinci telkinde erlerin adlarını ve bağlı oldukları ocağı anarak „bu verilen sözü kararı dinlemezseniz, boynunuzdaki mendil karayılan olup boynunuza dolansın mı, dolansın mı, dolansın mı?“

İkinci telkinde “arş u kürs, levh-i mahfuz kalem, hazır-ı cemaat bu ikrarı verdiğinize tanık olsun mu, olsun mu, olsun mu?”

Üçüncü telkinde “söz verip geldiniz, bu sözden dönerseniz, bu sualler sizden sorulsun mu, sorulsun mu, sorulsun mu?

Şimdi bizden hata gitti, herşey bizden gitti. Siz kabul ettiniz, tutarsanız bizi mutlu edersiniz, seviniriz. Sizde mutlu olursunuz. Tutmazsanız hatası size!”(18)

 

Pir telkinden sonra gülbeng verir:

“Bismillahirrahmanirrahim

Bu ne şem-i hidayettir sual olmaz Hûda senden

Bu ne cevr-i sehavettir dû aleme eta senden

Biçare aciz ümmetler, nice günah nice minnetler

Yarın umar şefaatler, Muhammed Mustafa senden

Cihanım feth-i bab eyler, dilin yahşi sevap eyler

Gökde güneş hicap eyler, Aliyyel Murteza senden

Zahi kuvvet zahi kudret, acep sır mı acep hikmet

Kamuya bahş olan kısmet, Hasan Hulk-i Rıza senden

Muktedirdir yazar ferman, şehide Kerbela meydan

Şehitler fırkası yeksan, Hüseyn-i Kerbela senden

Mevali zümresi canlar, gözü yaş bağrı büryanlar

Urumdu nur tacı hanlar, Ali Zeynel Aba senden

Muhammed Bakır’a erkim, tariki Caferi sürkim

İradeyi Kazım’a verkim, ola hoşnut Rıza senden

Muhammed Taki geldi, münevver mut-Taki geldi

Alemin rev-Naki geldi, her aydınlık ziya senden

Çerağ-ı Şah Hasan el Askeri, Muhammed Mehdi serveri

Gerek dünya gerek mahşeri, sefa senden cefa senden

Muhabbet olsun dillerde, gezer aşkı olsun gönüllerde

Meşrebi kutlu demlerde, verir kalbe cila senden

İşim sebbi hata noksan, penahımdır Sultan Sinan

Yoluna canım kurban, kabul etmek baha senden

Gün dedin kale kurdun, binbir yerden bari çektin

Şah Hüseyn’i kilit ettin Şah Aliyyel Murteza

Dû cihan serveri Muhammed Mustafa

Ya Allah Sultan Şah Hata-i binbir adlı bir Allah”

 

Gülbengi verdikten sonra Pir müsahipleri pençe-i al-i aba vurarak tarikler.(19)

 

(Şayet pençe-i ali aba yerine tarık ile erkân yürütülecekse Pir Mushaf-ı Azümüşan’dan Sebe Suresinin 46. Ayeti:

“Bismillahirrahmanirrahim

De ki: «Size sadece bir tek nasihat edeceğim. Şöyle ki: Allah için ikişer, üçer ve teker teker kalkarsınız, sonra da iyi düşünürsünüz. Arkadaşınızda (peygamberde) delilikten eser yoktur. O, yalnız şiddetli bir azabın önünde, sizi sakındıracak bir peygamberdir.”

 

Ve Fetih Suresinin 10. Ve 18. Ayetlerini okur:

  1. ayet “Herhalde sana bey’at edenler ancak Allah’a bey’at etmektedirler. Allah’ın eli onların ellerinin üzerindedir. Kim ahdi bozarsa ancak kendi aleyhine bozmuş olur. Kim de Allah’a verdiği ahde vefa gösterirse Allah ona büyük bir mükâfat verecektir.”

 

  1. ayet “And olsun o ağacın altında (Hudeybiye’de) sana bey’at ederlerken Allah, müminlerden razı olmuştur. Kalplerinde olanı bilmiş onlara güven indirmiş ve onları pek yakın bir fetih ile mükâfatlandırmıştır.” Okunur ve ardindan duvazî imamlar okunarak meydana açılır. Duhazdehler eşliğinde tarığı meydana açılırken bir kazanın başında özel bir tas ile Allah Muhammed Ali diyerek üç kere su ile abdest aldırılır. Kazandaki su daha sonra cem meydanında dolu niyetine cemaate dağıtılır.(20)

 

Tarık vurulduktan sonra Pir müsahipleri „kalkın bir Allah diyelim” diyerek ayağa kaldırır ve Mansur dârına durdurur ve: „Yolunuz açık, menziliniz mübarek, yüzünüz ak, gönlünüz pak ve donunuz (yeniden doğumları) kutlu olsun, Hû gerçeğe mümine ya Ali.”

 

Müsahipler Pir, Rehber ve Mürebbi’nin elini öperler ve birbirlerine niyaz olduktan sonra cem erenleriyle niyazlaşırlar. Ferraş gelir süpürge çalar, Saki gelir doludan önce delile üç damla damlatır ve duasını aldıktan sonra önce Pir, Mürebbi ve müsahiplere dolu sunar. Hizmet duaları verilerek döşek kaldırılır, süpürge çalınır, kurban lokmaları sunulur ve çerağ sır edildikten sonra Pir duran oturan duası vererek erkânı sonlandırır.

 

Aşk ile

Ali Yenialtun/17.12.2019

 

Dipnotlar

1 Bozkurt 2006:70

2 Tur 2012:641

3 Kur’an-ı Kerim, Maide Suresi 67. Ayet

4 Noyan 1995:271

5 Bozkurt 2006:71-72; Vaktidolu 2009:62-63

6 Kendi müsahiplik ikrarımız için yalın ayak olarak dolaşıp davette bulunmuştuk.

7 Bozkurt 2006:74

8 Noyan 1995:385

9 Orhan 2013:73

10 Ziynet: Altın, takı ve saat gibi süsler

11 Bozkurt 2006:75

12 Video kayıdı Yüksel ve Veyis Dede 10.10.1993

13 Video kayıdı Yüksel ve Veyis Dede 10.10.1993

14 Orhan 2013:88

15 Sabun pâk olmak, makas bed huylardan kesilmek, iğne ve iplik karşılıklı birbirlerine yardımlaşmaktır.

16 Vaktidolu 2009:56

17 Bozkurt 2006:76

18 Video kayıdı Yüksel ve Veyis Dede 10.10.1993

19  Orhan 2013:90

20 Şanlı 2010:71

 

Kaynaklar

– Mehmet Yüksel (Sinemil Ocağı) ve Veyis Dede (Ağuiçen Ocağı), 10.10.1993 Müsahiplik Erkânı Video Kayıdı, Elbistan/K.Maraş-Türkiye

– Kendi Müsahplik Erkânım, 2013 Başpınar Köyü/Bozlar-Türkiye

– Fuat Bozkurt, Buyruk, 3. Baskı 2006, Kapı Yayınları

– Hüseyin Orhan Dede, Alevi İbadeti, 3. Baskı 2013, Mattek Basımcılı Yayın

– A. A. A. Vaktidolu, İmam Cafer-i Sadık Buyruğu. 15. Baskı 2009, Can

 Yayınları

– Seyit Derviş Tur, Erkânname, 3. Baskı 2012, Can Yayınları

– Hasan Şanlı (Hayri Dede), İkrar Meydanı, 1. Baskı 2010, Analiz Basım

 Yayın

– Bedri Noyan, Bektaşilik Alevilik Nedir?, 3. Baskı 1995, Can Yayınları

– Kur`an-ı Kerim, farklı mealler kaynak olarak kullanılmıştır.

Sosyal Medyada Paylaş
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ