ALEVİ PORTAL

Hz. Ali’nin tarihte ve günümüzde katledilişi -İbni Mülcem’in bıçağını bileyenler-

Ali YENİALTUN

1979 yılında K.Maraş-Pazarcık’ta doğdu. Seyyid Sultan Sinemil Ocağı evladı olarak Pir’lik hizmetini icra etmektedir.

Alevi tarihinde kahramanlığın olduğu gibi yoldan çıkmışlığında geçmişi anlatılır. Misal, lanet İbni Mülcem bizzat Hz. Ali tarafından yetim olarak alınarak yetiştirilmiş biridir. Kendisi, Hz. Şah-ı Merdan elinden ekmek yemiş bir kişidir. Lanet Emevi ve Haricilerin ortak çalışması sonucunda farklı vaatler karşılığında yapılan iyiliğe karşı hançerini üç gün boyunca zehirle bileyerek İmam Ali’ye suikast düzenlemiştir. Bizim büyüklerin bir sözü vardı “bizim ekmeğimizi yiyip de bize hainlik etmeyen azdır”.

Evet, gerçekten de öyledir, tarihimizde bize en çok zararı içimizden çıkan ve kendi nefslerine yenik düşerek egemen güçlerin yanında yer alanlarca verilmiştir. Tarihte Lanet Cude, Şimr ve Hınzır Paşa ve de günümüz bazı sözde “Federasyon örgütlenmeleri”…

Bizim dediğimiz, bizden dediğimiz ama her defasında iyi niyetimizin kurbanı olarak unuttuğumuz veyahut kabul edemediğimiz gerçeklik, bize en büyük zararı verenleri dışarıda arama saflığımız; bu hainlik yarası bizzat içimizden çıkıyor. Biz Alevi zümrelerinin kabul etmesi gereken en nihai sonuç, bu gerçekliktir. Sevgili Canlar, uyanma vaktidir artık.

Avusturya’da Alevilik tanımı tartışması
Avusturya’da Alevilik 2019 senesinden beri üç farklı yorum adı altında devam etti. Mahkemelere gidildi, itirazlar yapıldı vesaire vesaire. Daha önceleri, bizzat yakinen tanışık olduğumuz dostlarımız da Aleviliğin içinin boşaltılarak Batılıların panteist tanımlamasına uygun çalışmaların yapıldığını ve bunun örgütlenmemiz içinde bulunan bazılarınca yürütüldüğü konusunda bilgiler paylaşmışlardı.

Ne yazık ki, bu çağrılara kulak verilmediği gibi Alevi örgütlülüğüne karşı yapılan saldırılar olarak bizzat Avrupa Alevi örgütlenmesi içinde kalarak ve kendi konumlarını kötüye kullanarak sinsice planlarını uyguladılar. Avusturya örneği bazı federasyon/konfederasyon içinde olan yöneticileri tarafından bilinen ve varılmak istenilen amaçtı. Bugüne değin kapalı kapılar ardında, kimi zaman bazı ülke konsolosluklarında, MGK toplantılarına katılan gizli misafirler olarak veyahut getirilen birtakım asimilasyoncu (Örneğin Sünni kökenli Faik Bulut-Alisiz Alevilik) yazarların eserleriyle Alevi hafızası boşaltılmak için yoğun çaba gösterildi ve gösteriliyor. Uyduruk tarih ve inanç anlatımıyla karışık bilgiler empoze edilerek yeni din yaratma projesine adım adım taşımak istiyorlar.

Avusturya’da Alevilik devlet nezdinde 16 Aralık 2010 tarihinde, o sene Muharrem’in 10’u idi, İslama bağlı kendine özgü bir inanç yorumu olarak bütün derneklerin desteğiyle tanınmıştı. Fakat her ne olduysa (elindeki gücü kayıp etme korkusu ile), içimizden çıkan bazı ateist ve deistlerce yeniden bir tanımlamayla ortak alınan karara karşı dava sürecine gidildi. İtiraz eden taraf(Avusturya ABF Yöneticileri) 2019 senesine değin Aleviliğin tanımı üzerine tabana danışmadan farklı farklı yorumlamalar yaparak mahkemeye sunmuşlardır. Sonuçta bu tutarsızlıkları Avusturya en üst mahkeme tarafından da farkedilmiş ve red kararıyla kabul edilmemiştir. Red kararında önemli etkenler şunlardı:

– İslami olmadığını söyleyen AABF, aynı kutsal kişileri anmakta
– Aynı kutsal günleri anmakta
– Aynı dini ritüelleri uygulamakta
– Aynı ismi “Alevi” kullanmakta

Mahkeme bu yüzden, aynı isim altında olamayacağını belirterek AABF’nin itirazını reddetmiştir. Avusturya AABF ise tam bu aşamada yeni bir dava macerasına başvurarak, biraz da mahkemenin almış olduğu karar yüzünden, kendi asıl niyetlerinin güç kayıp etmemek olduğunu deşifre etmeye mecbur kalmışlardır. Yeni bir tanımlamalarında kendilerine “Freie Aleviten/Serbest ve ya Özgür Aleviler” olarak Alevilikten uzak panteist, kimi zaman çok tanrılı, materyalist bir inanç şeklinde tanımlamışlardır.
Alevi Ocak sisteminin dışında diyanet benzer bir usülde atamalardan söz etmekteler. Kimin Pir/Mürşid olacağına kurumun karar verdiğini beyan etmişlerdir. Hz. Muhammed ve Ali, 12 İmamlar ve Ehlibeyt tamamıyla tanımlamalarında çıkarılmış, İslam dışında kendine özgü bir inanç olarak kabul ettirmişlerdir. Bu konu ile alakalı mahkemeye sundukları ve hep Avusturya ABF bünyesinde inkar edilen inkar politikası tüzüklerinde sabittir. Ki şayet tüzük talep edecekseniz, mahkemeye sunduklarını talep etmenizi tavsiye ederiz.

Bu şekilde Aleviler hem özünden koparılıyor birtakım taşeron zihinlilerce, hem de birtakım yerlere kurban ediliyor. AABKdeki bir takım Yönetici artık bugüne değin inkar ettiği asimilasyon çalışmalarını inkar edemeyecek, çünkü Avusturya örneğinde asıl niyetleri deşifre mahkeme yolu ile tescil olmuştur.

Sevgili Canlar!
İki önemli tarih var bu mahkeme sonuçlarında; biri 16 ARALIK 2010 tarihi ki 10 Muharrem, İmam Hüseyin Deşt-i Kerblela’nın şehadet gününde Avusturya’da diğer ortodoks İslam yorumlardan hariç ALEVİ-Avusturya İnanç Toplumu tarafından Selefi ve Şii topluma karşı kazanılan hak ve diğeri ise 12/13 Nisan 2022 tarihi ki Ramazan ayına denk geldi ve mahkeme kararını içki sofrasından paylaştılar.

Tesadüf müdür bilemem ama, AABF 20 Nisan 2022 tarihinde bizce yeni yarattıkları İslamsız, Allahsız, Hz. Muhammedsiz, Hz. Alisiz ve 12 İmamsız “Aleviliği” mahkeme kararını duyuracaklarını ve resmi bir şekilde kutlayacaklarını beyan ettiler.

20 Nisan önemli, neden mi? Çünkü 20 Nisan Hicri Ramazan’da 19’uncu güne tekabül ediyor. Tarih tekerrür eder derler ya, işte lanet İbni Mülcem o bedbaht günde Şah-ı Merdan İmam Ali’ye zehirli hançeriyle suikast düzenleyerek yaralamıştır.

Umarım niyet anlaşılmıştır.

Aşk ile

 

AABF Kronolojisi (.pdf)

Sosyal Medyada Paylaş
ZİYARETÇİ YORUMLARI - 1 YORUM
  1. Ulaş dedi ki:

    Faik bulut bunu hep yapıyor, peki Avrupa alevi örgütleri bu zat in haddini bildiremiyor mu??

BİR YORUM YAZ