ALEVİ PORTAL

Muharrem ve Aşura’ya dair…

Dr. Bülent KELEŞ

Muharrem ayı İslam öncesi Arapların da saygı duyduğu ve içerisinde savaşmak da dahil birçok olayın yasak kabul edildiği dört aydan birisidir. Diğer aylar; Zilkade, Zilhicce ve Recep ayıdır. Zilkade, Zilhicce ve Muharrem ayları birbirleri ardına gelen üç aydır. Bu aylarda savaşmanın yasaklanmış olmasının ana gerekçesi olarak Arap yarımadasının dört bir yanından Zilhicce ayında yapılan Hac için insanların oluk oluk Mekke’ye gelmeleri nedeniyle yolculuğun güven içinde gerçekleşmesi temel sebep olarak gösterilebilir. Nitekim Hac; İslam öncesi Arapların en değer verdiği ve Mekkeli Araplar açısından temel geçim kaynakları arasında yer alan bir ibadet şeklidir. Ancak Muharrem ayı ile ilgili yaygın olan kanaat İslam’dan önce Arapların bu aya “saferü’l-evvel” dediği yönündedir. Zira Araplar ayın hareketlerine göre belirledikleri takvimin ilk altı ayını bir birini takip eden her iki aya tek isim vererek; safer, rebî‘ ve cumâdâ diye adlandırmışlardır. Bu ayları birbirinden ayırmak için ise ilk aya “evvel”, ikincisine “âhir” veya “sânî” eklemişlerdir. Örneğin, Rebi-ul Evvel, Rebi-ul Ahir, Cemaziyyel Evvel, Cemaziyyel Ahir gibi. 638 yılında Halife Ömer zamanında alınan bir kararla, Hz. Muhammed’in 622 yılındaki Mekke’den Medine’ye hicreti resmî takvim başlangıcı olarak kabul edilmiş ve Muharrem ayı Hicrî takvimin ilk ayı olarak belirlenmiştir. Muharrem kelimesi sözlüklerde “haram kılınan, yasaklanan; kutsal olan, saygı duyulan” anlamlarına gelmektedir.

Âşûrâ kelimesi ise Arapça on rakamıyla ilişkili olarak aşr ve âşir kelimelerinden türetilmiştir. Müslümanlar arasında Muharrem ayının onuncu gününe ve o günden itibaren pişirilen aşa (çorbaya) verilen ad olmuştur. Aşura gününe dair çok sayıda rivayet bulunmaktadır. Ancak bu rivayetlerin neredeyse tamamı İmam Hüseyin’in 680 yılında Kerbela’da katledilmesinden sonra üretilmiştir. Kerbela katliamı öncesi Aşura gününe dair geçerli tek rivayet; Hz. Muhammed’in Aşura gününün de içinde bulunduğu Muharrem ayından en az iki günü oruçlu geçirdiği yönündedir. Onun dışında kalan, Hz. Âdem’in tövbesinin kabul edildiği, Hz. Nûh’un gemisinin Cûdî dağına oturduğu, Hz. İbrahim’in doğduğu, Hz. Mûsâ ile İsrâiloğulları’nın Firavun’un elinden Kızıldeniz’i yararak kurtulduğu, Hz. Yûnus’un balığın karnından çıkarıldığı, Hz. Mûsâ ve Îsâ’nın doğduğu, Hz. Süleyman’a mülkün verildiği, Hz. Dâvûd’un tövbesinin kabul edildiği, Hz. Peygamber’in geçmiş ve gelecek bütün günahlarının affedileceğine dair kendisine Allah tarafından teminat verildiği ve Mekke’den Medine’ye hicret ettiği gün (Peygamber Aşura günü değil Rabi-ul Evvel ayının on ikinci günü Mekke’den yola çıkmıştır) vb. şeklindeki sayılarını daha da çoğaltabileceğimiz rivayetlerin tamamı uydurma olup hiçbir delili bulunmamaktadır. Bu rivayetler İmam Hüseyin’in Kerbela’da katledilmesinden sonra, o günün Müslümanlar arasında bir matem olarak anılmasından dolayı Ehl-i Beyt taraftarlarının sayıca çoğunluğa ulaşacağı endişesiyle Emeviler döneminde iktidar zoruyla uydurulmuş ve Abbasiler döneminde de tekrar edilerek Müslümanların hafızasına yerleştirilmiş söylemlerdir. Nitekim Emeviler döneminde Aşura günü İmam Hüseyin’in yasını tutanlara nazire yaparcasına bayram olarak kutlanmıştır.

Aşura gününde gerçekleştiği kesin olan tek olay, İmam Hüseyin’in o gün içerisinde şehit edilmesidir. Mezhebi aidiyeti ne olursa olsun, bütün Müslümanlar bu konuda hem fikirdir. İster Sünni ister Şii olsun tüm Müslümanlar İmam Hüseyin için göz yaşı dökmekte ve onu şehit edenleri lanetlemektedirler. Ancak Sünni din algısının genel olarak devlet otoritesiyle barışık olması ve bu duruma paralel olarak devlet otoritesinin çoğunlukla Sünnilerden oluşması, İmam Hüseyin’in yas günü olan Aşura’ye alternatif arayışları ortaya çıkartmıştır. Bu bağlamda İmam Hüseyin’in Muharrem ayının onuncu günü katledildiği kabul edilmekle birlikte, İmam Hüseyin’in acısını hafifleteceğini düşündükleri -bir kısmını yukarıda sıraladığımız- alternatif olayları Aşura gününe eklemişlerdir. Bu da Müslümanların genelinde “evet o gün İmam Hüseyin katledildi ama güzel olaylarda meydana gelmiş” şeklinde bir düşüncenin ortaya çıkmasına vesile olmuştur. Bu türden rivayetler üretilmese, 685 yılında Muhtar es-Sekafi önderliğinde harekete geçen birçok kişinin Kerbela’daki katliama karışan isimleri öldürerek İmam Hüseyin ve beraberinde şehit olanların intikamını almasına benzer olaylar, muhtemelen artarak devam edecek ve Müslümanlar Ehl-i Beyt mensubu bir ismin etrafında birleşeceklerdi.
Ancak üzülerek belirtmek isteriz ki; Aşura günü gerçekleştiği iddia edilen olaylar son zamanlarda Aleviler arasında da kendisine karşılık bulmaya başlamıştır. Diğer Müslüman topluluklarla ortak paydada buluşmak düşüncesi ve/veya Aşura gününün faziletini artıracağı inancı ve muhtemelen iyi niyetle gerçekleştiğine kanaat getirdiğimiz bu türden bir kabulün Alevilik adına uzun vadede iyi sonuçlar doğurmayacağını belirtmek isteriz. İmam Ali’nin velayetine ve onun velayetin İmamlarda vücut bulmuş şekli olan İmamete iman etmiş Aleviler açısından İmam Hüseyin, çağlar öncesinde sergilemiş olduğu tavır ve duruşuyla sembol şahsiyettir ve alternatifsizdir. Şu kişi İmam Hüseyin’in alternatifidir denilebilecek ikinci bir isim yoktur. Aşura da İmam Hüseyin’in katledildiği gündür. Uydurma olduğu belli olan hiçbir sevinç ve haber İmam Hüseyin’in acısını hafifletemez. Dolayısıyla Alevilerin bu tarz rivayetlere itibar etmemesi gerekir.

Öyleyse Aşura Çorbası nedir diye zihinlere bir soru takılabilir. Aşura Çorbası İmam Zeynel Abidin’in yaşamasına ve Ehl-i Beyt’in devamına dair bir şükürdür. Aşura çorbasıyla o şükür eda edilmektedir.

Sünnilerin sünnet olarak kabul edip iki gün tuttukları Muharrem orucunu, Şiiler 10 gün olarak tutmaktadır. Aleviler 12 İmamın her birini ayrı ayrı yad ederek Muharrem ayında 12 gün oruç tutmaktadırlar. Aşura çorbası da bir nevi bu orucun mührüdür. Nitekim tutulan oruçlar başta İmam Hüseyin olmak üzere tamamı çeşitli şekillerde katledilen 12 İmamların matemi niteliğindedir. İmam Zeynel Abidin’in hayatta kalmasına şükür niteliğinde kaynatılan Aşura çorbasıyla tutulan yas mühürlenir. Bu çorbanın Aleviler arasındaki bir diğer adı da 12 İmamlar çorbasıdır.
Aşk ile… 18.07.2024, Mömbris

Sosyal Medyada Paylaş
YAZARIN SON YAZILARI
Alevilik Yazımı - 13 Kasım 2023
Mum söndü mü? - 5 Ekim 2023
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ