ALEVİ PORTAL

EŞİTİZ, ÖYLE Mİ?

Oktay ULUCAN

İş yerimde aynı vardiyada olan bir arkadaşım ile muhabbetimiz arasında “Artık eşitlik sağlandı; Cem evlerinin de elektrik ve su parasını, camilerde olduğu gibi, devlet karşılıyor. Belgesi var, gösterebilirim.” dedi.

İster istemez duraksadım.

Aleviliğimizden dolayı o kadar çok haksızlıkla karşı karşıyayız ki hangisini söyleyeyim, hangisini yazayım? Ama olsun, yazayım.

Eşitlik elbette önemli bir kavram. Ancak şartlar, veriler, paylaşımlar, imkânlar, yetkiler, sorumluluklar vs. eşit ise eşitlikten bahsedebiliriz.

Eşitsizlik; birinin hak, diğerinin batıl olmasından başlıyor. Yasalarda Alevilik diye bir olgu var mı? Yok. Yasalarla yoksa, hak değil. Öyleyse hak olmayanın, hak ettiği bir şey de olamaz. Sorunun esas kaynağı da burada zaten.

Eşitsizlik, egemen olup olmaması ile devam ediyor. Kim çoğunlukta ise, egemen ise, onun sözü geçiyor. Hâlbuki demokrasi, azınlığın hakkını da korumaktır.

Eşitsizlik; 12 Eylül faşizmi zamanında anayasa yaparak, anayasa maddesi ile zorla din dersi  dayatarak, anayasayı ve yasaları işine geldiği gibi uygulamamak ile devam ediyor.

Eşitsizlik; çoğunluğun kendi inancını, etnik kökenini dayatması ile de devam ediyor. Böl-parçala ile  küçültmek, ezmek, yok etmek kolay olsun diye de devam ediyor.

Eşitsizlik; her milletin uzay-bilim-teknoloji-üretim derdi varken, ülkemin cemaat, tarikat, siyaset, ticaret derdinin olması ile devam ediyor.

Peki, bugünkü yapı nasıl? Ezici çoğunluk Türk ve Müslüman. Yani Türk-İslam Sentezi. Yetmez; mezhepler, 100 parçaya bölünmüş tarikatlar, 1000 parçadan mantar gibi var olan vakıflar ve ihtiyaç fazlası imam hatipliler. Örümcek ağı gibi sarılmış bir yapı, siyaset uğruna verilen tavizler, yandaşlık, ‘ben yaptım oldu’ mantığı, kural-kurum ve yasa, hatta mahkeme tanımamazlık. Ve dahası.

Tarihi biraz geri götürelim. Yüzyıllardır Aleviler konusunda oluşturulan anlayış, katlana katlana kar topu gibi büyüdü. 1517 yılından başlayalım. Yavuz Selim; Mısır’dan  halifeliği getirirken, yanında  binlerce Sünni ulemayı da getirip ve önemli yerlere yerleştirip, karşısındaki Safevî hanedanlığına karşı Sünni Osmanlı imajını  pekiştirdi. Önemli çoğunluğun Alevi ve Anadolu’ya özgü değerleri taşıyan  insanlarını; şeyhülislam fetvaları, her türlü zulüm ve iftiraları ile dönüştürmeyi başardılar. Padişahlığın vermiş olduğu güç ve baskıların dozunun artması ile insanları ücra yerlere göç etmeye, gözden uzak olmaya zorladılar. Bugün Anadolu’da yolu olmayan bir köy varsa, bilin ki, o köy Alevi köyüdür.  Süreç, diğer padişahlar ile de böyle geldi. Eşsiz insan Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyetle, demokrasi ve özgürlük ile Aleviler, kısa da olsa, bir soluk aldı. 40lı yıllarda toprak ağalarının devletle feodal bağlarının güçlenmesi, süreci tekrar tersine çevirip, çıkar ve din temelli gidişat hız aldı. Hatta Menderes “Siz isterseniz, şeriatı da getirirsiniz.” diyebildi.

Köy Enstitüleri’nin kapatılması ve imam hatip okulu açma yarışı, siyasiler arasında önemli rekabet haline geldi. 2. Dünya Savaşı sonrası iki kutuplu olan dünyada, ABD sözüm ona komünizmle mücadele adı altında dinciliği desteklemek için emeğini ve parasını esirgemedi.  Ülkemizdeki  milliyetçiler boş durur mu?! “Arkadaşların” damarları kabardı, 70’li yıllarda sağ-sol, 80’li yıllarda da mafyacılık  revaç buldu. Darbeci Kenan Evren´in Alevi köylerine zorla cami yapma projesi ve zorunlu din dersleri  -istem dışı da olsa-  etkisini gösterdi. 90’lı yıllardaki faili meçhul cinayetler ve Sivas Madımak Katliamı ile yine biz Alevilere haddimizi bildirdiler. Ama bu had bildirme bir başlangıcın da miladı oldu. Aleviler örgütlendi ve bir araya geldi. Hak arama mücadelesi başladı, davalar birbirini kovaladı. Detaylar çok ama sadece iki örnek vereyim:

Aleviliğin yasal olması, cem evlerinin ibadethane olarak tanınması vb. konular için iç hukuk yolları tüketilip, Cem Vakfı tarafından 203 kişinin başvurusu sonrası 26 Nisan 2016’da AİHM Büyük Dairesi’nin kararı ve buna paralel olarak Yargıtay’ın kararı tanıması ile netice buldu. Ne var ki kendinden başkasını tanımayan, başta kuzu postu ile görünüp içindeki kurdun olduğu AKP vardı ve tek adam.

Cem evleri bu defa vatandaşlıklarından doğan haklarını talep etmeye başladılar. TBMM’de yıllar boyu CHP ve diğer sol muhalefet, binlerce defa Alevilerin taleplerini dillendirdi, ilgili devlet ve yerel yetkililere arzıendam ettiler, maalesef her defasında avuçlarını yaladılar. Çünkü, ayrılık tohumu 500 yıl önce ekilmişti. Ulu ozanımız Pir Sultan Abdal´ın deyimi ile “Dönen dönsün, ben dönmezem yolumdan” deyip, hak arayışına devam edildi. Sonunda davalar açıldı ve egemen gücün korktuğu başına geldi. Bu defa da elektrik ve su parası muafiyeti talep edildi. İstanbul’da, Erenler Eğitim ve Kültür Vakfı’nın açtığı dava 2019’da Danıştay 13. Dairesinde kazanıldı. Artık adı geçen kurum elektrik parası ödemiyordu. Su parasına gelince, İstanbul için 2006 yılında Belediye Meclisi kararı ile su bedeli de alınmıyordu. (*1)

Peki, ülkede kaç Cemevi var ve ne kadarını ödüyor, diye soralım. 2013 yılında T.C. Devletinin AİHM’ye verdiği Cemevi sayısı 1151. (*2)  Haydi bugüne kadar 2.000 olsun. Erenler Eğitim ve Kültür Vakfı Başkanından öğrendiğim kadarı ile, İstanbul gibi bir yerde 4 katlı bir vakfın elektrik ve su giderleri 4.000 TL olsun. Her cem evinin aynı sayıda kitleye hitap ettiği söylenemez.  Küçük bir örnek hesap yaparsak;

500 Cemevi  için  4.000 TL  =  2    Milyon TL

500 Cemevi  için  3.000 TL  =  1,5 Milyon TL

500 Cemevi  için  2.000 TL  =  1    Milyon TL

Kalan 500 Cemevi için ise 1.000 TL olsun; toplam 5.000.000 TL yapar. Haydi iki katı olsun. 10.000.000 TL eder. Bu kadar lütufkâr ve bonkör bir devleti tebrik etmek lazım.

Bu verilerden sonra gelelim EŞİTLİĞİMİZE:

Anayasalar millî mutabakat metinleridir. Yani, herkesin kabul etmesi gereken metinlerdir.

 

  1. Maddede insan haklarına saygı, demokratik, laik, sosyal ve hukuk devleti olduğu;
  2. Maddede ikinci maddenin de değiştirilemeyeceğini, değiştirilmesi teklif dahi edilmeyeceği;
  3. Maddede herkesin hiçbir ayrım yapılmadan EŞİT olduğu;
  4. Maddede temel hak ve hürriyetlerin yok edilemez olduğu;
  5. Maddede herkes vidan, dini inanç ve kanaat hürriyetine sahip olduğu;
  6. Maddede ise Diyanet İşleri Başkanlığı’nın laiklik ilkesine bağlı çalışacağı belirtilidir.

 

Şu an bunların hangisi vardır ki EŞİT olalım?

AİHM´yi, Anayasa Mahkemesini ve Meclisi tanımayan bir iktidardan nasıl bir eşitlik beklenir?

Sivas’ta insan yakan katilleri savunan, onca avukatın katliam sonrası devletin üst düzey  makamlarında yer alması ile Alevilere eşitlik sağlayacakları imkân dâhilinde midir ki eşitlik bekleyelim?

Bir zamanların hortumcu Yimpaş üst yöneticisi, bugün ise Cumhurbaşkanı Yardımcısı olan kişi mi bu eşitliği sağlayacak? (*3)

İslam dininin ibadet ve ahlâk esaslarını gözetip yürütmekten sorumlu olan Diyanet İşleri Başkanının  elinde kılıç ile hutbe görüntüsü ve inançtaki hoşgörüyle verilen resmin çatışması sonucu mu eşitlik sağlanacak?

Yapılan bir araştırmaya göre, 2013 yılı itibarı ile Türkiye’de Alevi nüfusu 12.600.000 kişi olarak belirtilmiş. (2013’te toplam nüfus sayısı 75 milyon, Alevi oranı  % 16. Bugün  ise toplam nüfus sayısı 84 milyon, nüfusun % 16’sı, yani yaklaşık 13,5 milyonu Alevi.)

Cemevi sayısı 2.000. Tüm bu binalar devlete ait olmayan, dernek ve vakıflara ait tüzel mülkiyet olarak geçmekte, yani bir nevi üyelerin malı. Hiçbir personel, devlet desteği almıyor. Belki istisnalar olabilir; bilmiyorum.

Karşısında ise Diyanet İşleri Başkanlığı:

2021 yılı için 12,9 milyar TL ve 2022 yılı için hesaplanan en az 13,1 milyar TL (*4)

2020 yılı verileri ile 89.425 cami (*5)

2019’da 104.000 maaşlı personel (*6)

 

Diyanet İşleri Başkanlığı’na ek olarak Diyanet Vakfı:

Diyanet Vakfı; taşınmaz malları, yayın evleri, uluslararası yardım organizasyonları, yurtlar ve sosyal tesislerin haricinde 2019 yıllık bütçesinin miktarı 1.248.874.765,17 TL;

gelir fazlası ise (yani kâr olarak) 209.079.397,27 TL (*7)

 

Şimdi soralım:

Anayasa ve yasalarda  eşit miyiz?

15 milyar bütçesi, 90.000 camisi ile eşit miyiz?

130.000 personeli -kaldı ki Diyanet’te bir Alevi odacı personel dahi yok- ile eşit miyiz?

Alınmayan hizmet için ödenen vergilerde eşit miyiz?

Sayısını bilmediğimiz binlerce vakıf taşınmazı ile eşit miyiz?

Siyasilerin taraftarlığı ile eşit miyiz?

Dinciliğe çalışan milyonlarca imam hatipliler, Kur’an kursu öğrencileri ve hocaları ile eşit miyiz?

Alevi olmayan 81 vali, 973 kaymakamla eşit miyiz?

Onca mahkeme süreci sonrasında -eğer herkese veriliyorsa- 5 milyon, haydi 10 milyon diyelim, elektrik ve su parasıyla eşit miyiz?

Evet eşitiz. Askere çağrılırken, evet eşitiz, vergi talep edilirken, evet eşitiz.

Yüce kitap ne diyor, bakalım.

Kur’an-ı Kerim Tan Yeri Bölümü / Fecr Suresi (*8)

  1. Ey huzura kavuşmuş olan Can.
  2. Sen O’ndan RAZI, O da senden RAZI olarak Rabbine dön!
  3. İyi kullarımın arasına katıl.
  4. Ve Cennetime gir.

 

Şahsi olarak ben razı değilim. Buyursunlar, iyi kullar arasına katılıp, cennete girsinler.

Görülüyor ki, eylem ve söylem birbirini tutmuyor, ne yapasın?

Bu eşitlikle nice huzurlu, mutlu yıllara…

 

Oktay Ulucan /  Ocak 2021

 

Kaynaklar:

 

(*1)  Erenler Eğitim ve Kültür Vakfı Başkanı Yavuz Selçuk ile telefon görüşmesi, 20 Ocak 2021.

(*2)  AİHM Büyük Daire – İzzettin Doğan ve Diğerleri, Türkiye Davası Kararı; Cem Vakfı Yayınları, 2016.

(*3)  https://www.cumhuriyet.com.tr/haber/erdoganin-yardimcisi-hortumcu-holdingde-calismis-1042628

(*4)  https://www.birgun.net/haber/diyanet-in-2020-butcesi-sekiz-bakanligi-geride-birakti-273683

(*5)  https://www.diyanet.gov.tr/tr-TR

(*6)  https://www.diyanet.gov.tr/tr-TR

(*7)  https://tdv.org/tr-TR/kurumsal/mali-bilgiler-2/

(*8)  M. Cemil Kılıç: İslam’ı Anlamak İçin Türkçe Kur’an (Meal); Kasım 2018.

 

 

Sosyal Medyada Paylaş
YAZARIN SON YAZILARI
SERÇEŞME OLABİLMEK - 29 Ocak 2024
BU KORKU NİYE? - 14 Aralık 2023
ORUÇ OL! - 28 Temmuz 2023
HÜSEYİN’İ ANLAMAK - 15 Temmuz 2023
HALİL İBRAHİM SOFRASI - 11 Nisan 2023
8 MART KUTLU OLSUN - 8 Mart 2023
HÜNKÂR MİSALİ - 28 Şubat 2023
MUHASEBE - 22 Ocak 2023
ZİYARETÇİ YORUMLARI - 5 YORUM
  1. Kazım dedi ki:

    Günaydın yaz arkadaşımız güzel tespitlerde bulunmuş kendisine teşekkür ediyorum

    1. Oktay Ulucan dedi ki:

      Bende ilginize tesekkür ediyorum. Sagolunuz.

  2. haydaran dedi ki:

    çok önemli tespitler

    1. Oktay Ulucan dedi ki:

      Tesekkür ediyorum. Sagolunuz.

  3. Bayram dedi ki:

    Emeklerinize sağlık

BİR YORUM YAZ