ALEVİ PORTAL

YAKLAŞAN AABF 16. GENEL KURULU

Oktay ULUCAN

Adım Oktay Ulucan. Almanya Alevi Birlikleri Federasyonu’nun son 32 yılında tarihine tanıklık etmiş, Miltenberg Cemevimizin her kademesinde ve bölge temsilciliklerinin oluşumunda görev almış; her açıdan özverili olan yöneticilerden birisiyim.

AABF şu an 35 yaşında. Mevcut Genel Başkan Hüseyin Mat, 12 yıldır görevinde. Önceki Genel Başkan Turgut Öker ise 13 yıldır başkanlık yaptı. Geriye kalan 10 yılı da 5 genel başkan doldurdu.

Genel başkanlardan konu açılmışken, yine öğretimizle uyumlu olmayan ‘onursal başkanlık’ saçmalığı orta yerlerde. “Kırkımız bir, birimiz kırk” ilkemize ters düşmektedir. Alevi olabilenlerin hepsi onurludur. Esas mesele ise ‘Alevi’ olabilmektir. Ve esas onur, “ben de 40’tan biriyim” deyip o payeyi geri verebilmektir.

Evet, 35 yılın 25 yılını sadece iki genel başkanla geçirdik! Bu, geldiğimiz nokta konusunda bize bir sonuç veriyor. Bu sonucu aşağıda irdelemek ve yaşananlardan ders çıkartılması için siz değerli Canlarımızın bilgisine sunuyorum. Çağdaş anayasalarda kişilerin düşüncelerini açıklama özgürlüğü vardır, ben de bu bağlamda düşüncelerimi paylaşmak isterim.

Burada konuyu ‘kurumsal’ ve ‘yaşamsal’ olarak iki temel üzerinde anlatmaya çalışacağım.

A. Kurumsal Olarak

İnsanlarca yapılan çoğu oluşum zamanla başkalaşıp, şirazesinden çıkmaktadır. Yani kuruluştaki amaç ile baştaki felsefe ve inanç yapısı, süreç içerisinde sözde yeni fikirler, kurallar ve alınan kararlar ile sonucu farklı yerlere getirebilmekte. Örnek mi istersiniz, verelim.

1)   Doğal Delegelik

Doğal delegelik, bir defa cemevlerinden delege olarak bölge ve Federasyonun (AABF’nin) herhangi bir kol veya kuruluna giren kişinin tekrar aday olma hakkıdır. Seçilen kişinin, “ben artık aday değilim” demesi veya da Hakk vaki (Hakk’a yürüme; ölüm) olması ile sonuç bulabilecek bir garip sistem. Ve özellikle genel başkan, doğal delegelik ile diğer adaya karşı ciddi oy farkı ile yarışa başlamakta ve bu nedenle üst üste seçilmektedir. Kimseye şans tanınmaktadır. Uzun zamandan beri uygulamada olan bu sistem, antidemokratik bir uygulama olup, inançsal örgütlenmemiz olan “Ocak” yapımıza ve de bilhassa razılık esasına ters olup sendika ve parti tipi olarak ters bir yöndedir. Belki birkaç yönetici için avantaj olsa da, kurumsal demokrasi ve genel açısından olumsuzdur. Türkiye’de % 7 seçim barajına itiraz eden bizlerin, % 15’e yakın olan bu sistemi dayatması veya sessiz kalınması en büyük çelişkilerimizdendir. Delegeler arasında en az 20 yıldır doğal delege olup bu hakkı kullanan canlarımız var! Devam etmesi halinde bu sistem, uzun zaman içerisinde tek adamlığı getirir, tek adam olmasa bile “özel adamlar” yaratır.

Delegeliğin karşılığı tabanda üye sayısı, eşittir üye aidatı demektir. Doğal delegelik ise, üye aidatı ödenmeksizin hak elde etmek ve böylece özel kişi  ve kişiler demektir; iradenin tam yansımaması ve hak gaspıdır. Herhangi bir gerekçe sunulmadan bu Genel Kurulda kaldırılma kararı alınmalı ve ilk tüzük değişikliğinde de kaldırılmalıdır, ayrıca genel başkanlar dahil dönem sınırlaması getirilmelidir. Kaldı ki; genel başkan olabilecek çok sayıda inançlı, eğitimli ve de yetenekli canlarımız var. Bu çıkarcı sistem aynen bölge yönetimlerinde de geçerlidir. Hatta zamanı geldiğinde genel kurul yapmayan, yeni tüzük bahanesi ve geçici zaman için yetkiyi istediği gibi kullanan bir sonuçtan bahsediyorum. Ayrıca Almanya Alevi örgütlenmesinin önceki zamanlarında bir ihtiyaç olan bölge yöneticiliği; bugün cemevlerimizin genel kurullarına katılmaktan başka görevi ve işlevi kalmayan, üretemeyen, koltuk işgal eden, aidat ödemeksizin elde ettiği doğal delegelik hakkı ile hantal yapı halindedir. Kaldı ki doğal delegeliğin tarafı da bölgedeki delegelere aittir.

Sormak isterim: AABF’nin yapısı itibari ile, üyeleri cemevleridir. Üye cemevlerini cemevinde başkan ve delegeler temsil ederken, bu temsiliyet için her üye karşılığı aidat öderken sayın bölge yöneticileri  -delege olması ile-  kimi temsil etmektedir? Yani asil olan cemevi delegeleri iken; mevcut ucube sistem gereği bölge için temsilci seçilmiş kişi, tekrar kimi temsil edecektir?

Bölge temsilciliği, AABF’de taban adına delege olmamalı. Bölgelerin yeniden yapılandırılması ise zaruri ihtiyaçtır.

2)   Üye Aidat Bedeli

‘Üye aidat bedeli’ konusunda tüm cemevlerinin giderlerinde büyük bir dengesizlik hâkimdir.

Cemevlerimizin giderleri arasında ödenmesi zorunlu olarak başta kredi veya kira harcamaları var. Ayrıca elektrik, su, kanal, gaz, arsa vergisi, telefon/internet gibi önemli yan giderler var. Tüm bunların üstüne AABF, bölge, kadınlar birliği, gençler birliği, dedeler kurulu üyelik aidatları, bina katkı payları, öğrenci katkı payı vs. olmak üzere birçok ödeme gider tablosunu büyütmektedir.

Gelir olarak her üyenin banka üzerinden ödemeyişi, ayrıca düzenli olarak ödemeyişi gerek etkinliklerin gerekse düğünlerin çakışması ile başarılı bir sonuç elde edilememesi, bunun da doğal olduğu ve ekonomik olarak yansıması aşikârdır. Bu zorunlu ödemeler karşısında yöneticiler bazen çaresiz bazen de imkânsızdır. Sonra, gelir yetersizliğinden çeşitli oyunlar sergilenip, harcamaları asgariye düşürmek yoluna gidilmektedir. Bu konuda da AABF ve cemevleri olarak samimi olunmadığının göstergesidir. Yıllar önce AABF’nin ekonomik sorununa çare amaçlı aidatlar % 50 artırım ile her üye başına 1,50 € alınmaktadır. Bu ‘yüksek’ aidat bedelinin ödeme zorluğundan her kurum üye sayısını istediği gibi yansıtıp, kendince tasarruf etmekte ve maalesef karşılıklı görmezden gelmeler ortadadır. Sayın Genel Başkanın Genel Kuruldaki cemevleri üye sayılarını belirtmesi bunun çok açık ve net ifadesidir. Ayrıca bu mali durumun yanında yıllar içinde cemevleri etkin olabilmek için; gerektiğinde delege sayısını artırmış, Genel Kurul sonrası ise geri düşürmüş olması top çevirmenin en güzel örneğidir.

Bu temel soruna çözüm olarak cemevlerinin üye aidatları üye karşılığı 0,50 € olmalı, her cemevi genel kurul raporunu AABF’ye göndermeli ve AABF, cemevleri genel kurullarındaki sayı itibarı ile üye sayısını güncelle(yebil)meli. Olabilecek ani delege sayı değişikliğinin açıklamasını sorgulamak olmalı ve adalet bu şekilde sağlanmalı. Şu anki mali tablo ile çatı örgütümüzün önerilen aidat bedeli ile olumsuz etkilenmeyeceği gerçektir.

3)   Ezgi Center

Ezgi Center, merkezi binanın alımına müteakip ilk başlarda matbaa için kiracı olmuş, sonra cemevlerinin onayı olmadan o günkü yönetim tarafından 700.000 € kredi çekilip, üstüne faiz ile milyon Euro’yu bulan giderle büyük salona tadilat yapılıp, Ezgi matbaa adına (sonra Ezgicenter -Event Location) kiralanmış, arz-talep ile büyük salon ikiye bölünmüş, baştan beri kira ödemeleri doğru yapılmamış, her defasında borç katlana katlana son genel kurul verilerine göre 104.000 € olmuştur. Asıl düşündürücü olan “zamanın” yöneticileri ve Ezgicenter sahibi arasındaki samimiyettir.

Bugüne kadar görev alan sayın yöneticiler sessiz kalmıştır. Bir şekilde bu sorun amasız, fakatsız, hukuk içerisinde çözülmeli, AABF’nin bütçesinin birilerine imkân sunulmasının önüne geçilmelidir.

4)   Cenaze Kolektifi

Cenaze kolektifi konusunda son seçimli Genel Kuruldaki soru ve eleştiriler için “sorularınızı müdür Dursun Karadağ’a sorun” denmesi en yetkili organ olan Genel Kurula karşı ciddiyetsizlikti, Genel Kurul iradesi ile alay etmekten başka bir şey değildi. Delegenin muhatabı müdür değil, GYK’dır. Kolektifin gerçek sahibi AABF, üyeleri adına sie GYK’dır. Müdür ise GYK’ya karşı baş sorumludur ve her ne olursa olsun, gerekli zaman diliminde hesap vermekten mükelleftir. Müdürün sorumsuzluğuna sessiz kalmak ise, ikinci bir sorumsuzluktur. En kötü ihtimâl ile, müdür var ise yerine vekâlet eden birinin olması gerekir ve o kişi gereken açıklamayı yapmalı, tüm sorulara açıklama getirmelidir. İtirazlarımıza karşın ‘sus’ olması için son tüzük kurultayında sadece 2022 yılına ait mali rapor sunulmuş, öncesi ve sonrası için herhangi bir açıklama söz konusu değildir.

Ayrıca şirket müdürünün bindiği lüks araç, cemevi yöneticilerinin dikkatinden kaçmamaktadır.

5)   Yol TV

Yol TV elbette bu toplumun sesi ve kulağıdır. Ancak, işletme konusunda ve mali konuda netlik yoktur. Genel yayın yönetmeninden en alt görevlisine kadar profesyonel kadro hantallıktan uzaklaşıp, aranılan TV olmasını sağlayacaktır. Birçok kurum yöneticisi için gerek Yol TV gerekse cenaze kolektifi kapalı alandır. Son genel kurulda sunulan verilere göre dönem sonu mali bilançoda devasa bir borcun olması olumsuzluk, yan giderlerin de AABF tarafından ödenmesi büyük sorumsuzluktur.

6)   Alevilerin Sesi

Alevilerin Sesi’nin kurumsal belge niteliğinin olması, arşiv aracılığı ile tarihe ışık tutması açısından çok önemlidir. Çağımız internet çağıdır. Mevcut dijital platformun değişik dillerde sunulması ve eski sayıların nihayet erişir olması, sayfayı inceledikçe insanı çok mutlu ediyor; emeği geçenlerden Hakk razı olsun.

Yine son genel kurul verilerine göre her ay için basılan derginin % 30’u depoda kalan, aylar itibarı ile sayısı artan, maliyet olarak % 20 civarında zarar eden bir çalışmadır. Bir an önce konu dikkate alınmalı, yazarlar konusunda seçici, konular konusunda ise bilimsel verilere dayalı araştırma ağırlıklı olmalıdır. Veri tabanlarının daha da geliştirilmesi, buradan sesimizin daha da geniş kitlelere duyurulması sağlanmalı, ama israfın da önüne artık geçilmelidir.

B. Yaşamsal Olarak

Yaşamımızda inanç olmazsa olmazımızdır. İnanç önderlerimiz ise temel unsurlarımızdır. İnançsal yapı olarak maalesef birçok çelişkiyi içimizde barındırmaktayız.

1)   İnanç Kurumu

Mesela AABF olarak bir inanç kurumu isek, neden İnanç Kurulu; yönetim, denetim ve disiplin kurullarından sonra yer alır? Ve tüm dedeler bir başkanın ağzına bakar? İşte bu nedenlerden ki bu günlerde ‘kurum dedesi’, ‘ocak dedesi’ tartışması yaşanmaktadır.

Bugüne kadar İnanç Kurulu seçimleri derneklerden gelen ikişer delege ile oy kullanılarak yani parmak sayma usulü ile seçildi. Ve bu seçimlerde Federasyonda AABF GYK, bölgelerde ise bölge başkanı bizatihi divanda bulundu. Böyle bir seçim yüz yıllardır görülmüş müdür?!

Bugüne kadar çeşitli isimlendirmeler olsa da ‘İnanç Kurulu’ doğru bir isimlendirme midir?

Son tüzük taslağında İnanç Kurulu için ciddi ciddi eş başkanlık önerildi. Bu, gerçek olabilir mi?! Bir bakılsın bakalım, yüz yıllardır gelen hiyerarşi bu mudur?!

Yine son tüzük taslağında ‘Babalık’ olgusu geçmektedir. Babalık, Alevi toplumunun bir başka gerçeği ama asıl olan Ocaklardır. Bilhassa AABF üst yönetimince Babalık teşvik edilip imkân sunulmuştur. Son tüzük taslağında İnanç Kurulunun 12 Dede, Ana ve de Babadan teşkil olacağı yazmakta ancak sayısal oranı konusunda bir belirsizlik var. Yani kaç Baba olacak belli değildir. Babalık olgusunun yükseltilmesi demek, Ocakların yok sayılması manasındadır. Soya dayalı Pirliğin son bulması, AABF’nin icazeti ile Dedeler yaratılması kaçınılmazdır. Zaten AABF’nin onaylamadığı hiçbir Dede -hangi Ocaktan olursa olsun- cemevlerinde cem yürütememektedir. Yol kuralı değil midir „Er’i Er’den, Pir’i Pir’den ayıran kördür“!

2)   İnanç Önderi Yokluğu

AABF’nin kuruluşundan bugüne geçen 35 yıl sonrası dedelerimizin çoğu artık epey yaşlandılar, maalesef Hakk’a yürümeler ile o güzel dedeler sayısal olarak da azaldılar. Emekli olanların büyük çoğunluğu tatil yörelerinde genellikle uzun kalmaktalar, örneğin eylülde veya ekimde Almanya’ya gelen dedeler, bir sonraki mayıs başında tekrar geri dönmekteler. Bu nedenlerden dolayı da ara dönemlerde -özellikle Kerbela mateminde- cemevlerindeki çaresizlikler ortada.

Genç dede adayları ise kendilerince çaba içinde olup, ruh’u yakalamakta çok zorlanmaktalar. Hele bir eğitim sorumlusu var ki gençlere ve genç dedelere Alevilik dersi diye cemlerimizin olmazsa olmazı tevhidi yok sayıp, panteizmi anlatıyor.

3)   Cemevlerinin Güncel Durumu

Cemevlerimizin çevresinde yaşayan Alevi canlarımızı sayı itibarıyla ele aldığımızda, kitle nüfusları kurumlarımıza üyelik anlamında doğru yansımıyor. Burada ciddi anlamda bir dengesizlik söz konusu. Dolayısıyla hem Federasyon hem de yerel dernekler için, insan kaynağı ve aidat bağlamında kayıplar var.  Maalesef sadece ve sadece ya ses getiren etkinliklerde -ki bunlar da sayısal olarak çok az- ya da cenazelerde yine aynı cemevleri dolup taşıyor. Bu konunun nedenleri enine ve boyuna irdelenmeli. Topyekûn güvensizlik mi, ilgisizlik mi bilinmeli.

İnsan kaynağının yansımaması aynı zamanda hem kadın-erkek eşitliğini hem de gençlerin çoğunluk katılımını etkiliyor. Bu durum örgütlenmeyi zora sokuyor. Belki Federasyonun kurulları için aday çok olabilir ancak cemevlerinde durum tam tersi olup yönetici bulmak dahi pek kolay olmuyor. Genelde hep aynı insanlar ile dönüp duruyor. Nüfus artışı ile örgütsel büyümedeki orantısızlık kendini bariz gösteriyor.

Bir zamanlar tek odalı kiracı olan, tüm etkinliklerini genelde belediye salonlarında yapan toplumumuz artık göçebelikten yerleşik düzene geçip, cemevleri sahibi oldu. Onca maddi borca girildi, inşaat yapımında teknik anlamda bilgisizlik ile ne yapılacağı şaşkınlığı da beraber getirdi. Bir yanda kredi ödemek, bir yanda inşaatın devamını sağlamak, bir yanda ise faaliyetleri yürütmek sihirbazlık yeteneği gerektiriyordu. Hâlbuki birçok cemevinin tüzüğünde “mal varlığı AABF’ye kalır” diye yazmakta. İnsan malına sahip çıkmaz mı, yardımcı olmaz mı? Maalesef sayın AABF yönetimi sadece bazı cemevlerini tanıyor ve kampanya duyurusu yapıyor, bazı cemevlerinin kapısına dahi uğramıyor. Hâlbuki kocaman devletin bir parçası, kurumsal olarak büyük (!) olan örgütümüz bilirkişilerden oluşan teknik ve mali danışmanlık hizmeti veremez miydi, yerel yöneticilere yardımcı olamaz mıydı?

4)   Serçeşme Olabilmek

Hatırlatmak isterim ki AABF kuruluş felsefesi olarak siyaset üstü bir kurumdur. Hangi siyasi parti olursa olsun bir parti kurultayında AABF’nin veya AABK’nın temsiliyeti söz konusu olmamalı. Elbette Aleviler siyaset yapmalı ve içinde olmalı. Gidilen değil, gelinen kurum olmalı. Aksi hâlde gelinen sonuç maalesef bir danışmanlıktan fazlası olamaz.

AABF’nin en büyük misyonundan birisi de -yukarıda da ifade ettiğim gibi- toparlayıcı ve birleştirici olup ötekileştirmeden, yok saymadan SERÇEŞME olabilmektir. Aksi hâlde kurum tüzüğünde, programında, çalıştay ve genel kurul sonuç bildirgelerinde yazılan destansı yazılar ile çelişir, bu da kuruma olan güvensizliği artırır. Sonuç ise söylemde kalır. Bugün için çeşitli oluşumlar ile kurumlar var olmakta, değişik isimler almakta. Devlet eli ile oluşturulan “Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı” hariç olup, bu oluşumların tamamı son 12 yılın politik ürünüdür. Bazıları ile iyi niyetin eksik alanı tamamlamasıdır.

Hedef maalesef tekçiliktir, bu da 2015 yılı AABF genel kurul kararlarında belirgin görülmektedir. Amaç ‘üzüm yemek midir, bağcı dövmek midir’ belli değil.

22 Eylül 2024 tarihinde yayımlanan “Avrupa Alevi Çalıştayı Sonuç Bildirgesi”nde ‘kadın ve gençlik hareketi’ diye söz edilmekte. ‘Hareket’, Alevice bir terim değildir, yakışmamıştır. Kadın ve gençlik konusunda hem 12 yıl aynı kadro ile koltuk işgal edilecek ve tekrar her defasında ‘son’ deyip aday olunacak, sonra da mücadeleden, aktif rolden, fırsat tanımaktan vs. laf edilecek; bu inanılacak ve olacak şey değil!

C. Sonuç

Değerli Canlar!

Bir resim ortaya koymaya çabaladım. Gayem eksik ve yanlışların altını çizip hatırlatmaktır, yapıcı ve pozitif eleştirilerde bulunmaktır.

Her ne kadar resmiyette Devlet antlaşmaları gibi güzel adımlar olsa da tabanda yapılan büyük mitinglerde istenilen katılımın ve ilginin eksikliği gelinen noktayı ortaya koyuyor.

12 yılın sonunda gelinen noktada AABF’de de olmazsa olmaz bir değişim artık bir ihtiyaçtır!

Daha iyisi elbette mümkündür!

Hangi yönde olursa olsun karar, nabal (vebal) ve günahıyla sayın delegelerin boynundadır!

Saygılarımla…

Oktay Ulucan
Miltenberg, 9 Ekim 2024

Köşe yazılarımızdaki fikir ve değerlendirmeler yazıyı yazan yazarlara aittir; “Alevi Portal” isimli internet sayfamızın, portal ve vakıf yönetiminin görüşünü yansıtmaz. Yazılardan doğacak hukuki sorumluluk tamamen ve direkt olarak köşeyi yazan yazarı bağlar.
Sosyal Medyada Paylaş
YAZARIN SON YAZILARI
SERÇEŞME OLABİLMEK - 29 Ocak 2024
BU KORKU NİYE? - 14 Aralık 2023
ORUÇ OL! - 28 Temmuz 2023
HÜSEYİN’İ ANLAMAK - 15 Temmuz 2023
HALİL İBRAHİM SOFRASI - 11 Nisan 2023
8 MART KUTLU OLSUN - 8 Mart 2023
HÜNKÂR MİSALİ - 28 Şubat 2023
MUHASEBE - 22 Ocak 2023
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ