ALEVİ PORTAL

NE YAPARSAN ELİNLE O GELİRMİŞ SENİNLE: HIZIR AYI KUTLU OLSUN MU?

Yüksel MERİÇ

İnsan, insana uzaklaştı. Komşu komşuya yabancılaştı. Muhtaç olanla olmayanın arasına duvarlar örüldü. İhtiyaçtan fazlasını dağıtın, o bir ateştir, yoksulu koruyun, yetimin başını okşayın diyen bir ecdadın çocukları iken bankalarda milyonlar, yeryüzünde tarlalar biriktirdik.

Deprem gibi afetlerde bir miktar duyarlılık artsa da, birlik ve dayanışma ruhunu halen koruyan, yoksulu, yetimi, öksüzü gözeten sadece bir avuç insan canhıraş çalışmakta. Hakk hepsinden razı olsun.

Serzenişimiz bu yürekli insanlara değil elbette.

Bohçamızda insan yerine altın sakladık,  Sonra bu suçluluk psikolojimizle iç dünyamızdan sıyrılmak ve kendimizi maskelemek için, sosyal medyada bir yaşlı-yoksul kadın, bir de burnu sümüklü savaş ya da deprem mağduru çocuk resmi yayınlayıp vicdanımızı rahatlatarak uykumuza daldık. Gazetelerdeki masum bebelerin resimlerini görmemek için sayfaları hızlıca çevirdik, kapattık.

Bohçamızda sahte bir bilgiçlik, bolca kibir, hoyratça ikiyüzlülük ve kıçımızı koyabilecek siyah bir koltuk hedefine kilitlendik.

Neredeyse gözümüzün içine sokulan bu suçluluğumuzla yüzleşmeye korkup, gözümüzü başka tarafa kaçırdık. Kulaklarımızı sağır, gözlerimizi kör eyledik.

Dayanışma ve yardımlaşma için ayağa kalmaktan kaçınırken, kişisel ve geçici arzularımız için son derece seri, atak, cüretkar davranmayı ilke edindik.

Bedenimizin isteklerini hiç itiraz etmeden yerine getirdik, aşırılık, doymazlık ve sınır bilmezlik temel felsefemiz olurken, aldığımız hazzın, ertesi sabah uçup gideceğini ve elde var sıfır olacağını bile bile buna sarıldık.

Kendimizi en dindar, en inançlı bilip, yaşamını hak hukuk ve adalet üzerine inşa edenlere Fatiha bile bilmez demeyi şeriat, herkesin kendimizin etrafında birikmesini istemeyi tarikat, toplumda herkesin cahil, kendimizin bilge olduğunu zannetmeyi marifet, kendimizi dünyanın merkezine koyarak ahkâm kesmeyi ise hakikat sandık.

Birkaç kişide biriken servet, muhtaç olanı, acımasızca bankaların, tefecilerin kucağına itti: Kapitalizm bayram ilan etti.

Üç liralık bir eşya işimizi hayli zaman görebilirken, altı liralık olana göz dikerek, olmayan kişiliğimizi o pahalı eşyanın altında girerek var etmeye çalıştık. İnsana, kendimizi değil, eşyamızı göstererek övünmeye, avunmaya çalıştık.

Duvarlarımıza kocaman resimlerini astığımız ‘Ara, bul’ ve ’incinsen de incitme’ diyen Bektaş Veli’nin bu nasihatlerine uymak yerine bolca gülbenk okumayı Alevilik, sadece namazı, orucu Sünnilik zannettik.

Ya sonra;

Bu ülke neden bu hale geldi diye masalarda  kelimelere kök söktürdük. Süslü cümlelere havada raks ettirdik.

Şimdi oldu mu size hayırlı Cuma’lar, hayırlı Cem’ler, kutlu Hızır’lar?

22 Nisan 2023
Torbalı/İzmir

Sosyal Medyada Paylaş
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ