ALEVİ PORTAL

İNSAN-I KAMİL

Yüksel MERİÇ

İnsan ruhunun evrendeki döngüsü/ devriyesi bir süreliğine de dünya denilen mekâna düştü. Burada ise bizden istenen tek şey İnsan-ı Kamil olmakmış.

İnsan-ı Kamil oldun mu; hangi dinden, mezhepten, ırktan, dilden olursan ol, bunların bir değeri kalmayacakmış.

‘İyiler İyidir’ demiş ya Hünkâr.

İnsan-ı Kamil oldun mu, bizlerde ne kin, kibir, haset, garez, kıskançlık kalmaz; sıfırlanırmış.

Bu kötü özellikler bizlerde bulunmazsa, bunların yerini iyilik, üretim, paylaşım, topluma faydalılık, mütevazilik gibi birçok özellik oluşur ve biyolojik göz dışında üçüncü göz denilen ruhsal göz ya da gönül gözü açılırmış.

Derler ya bazı bilgisizler; ölüp gitmeyecek miyiz, ne gerek var İnsan-ı Kâmil olmaya.

Evet, öleceğiz ve gideceğiz.

Nereye?

Ruh ölümsüz bir enerji değil midir? O halde beden dediğimiz hapishaneden sıyrılıp, bir yerlere gidecek mutlaka.

Kendini nereye ve şekilde kodladıysan oraya.

Daha önceki makalelerimde demiştim; evren muazzam bir adalet üzere işlemekte.  Her şey bir ölçü üzere bulunmakta. Şaşmaz bir döngü devam etmekte. Burada ne demek istediğimi aşağıda biraz daha açarak, gerisini senin tefekkürüne bıraktım.

İnsan küçük bir kâinatmış. Kainat da büyük bir insan.

Ya da,

İnsan kâinatın aynasıymış. Buna inanmayan neredeyse yok.

O halde; İnsanın aklı varsa kâinatın da var olmalı, hem de insan aklının yüz milyar katı. Eğer insanda vicdan varsa, kâinatın da vicdanı var anlamına gelir. Eğer insanın duyguları varsa kâinatın da duygusu var demektir.

Velhasıl; kâinatta hiçbir zerre, diğer zerrelerden bağımsız değil. Her şey, bir örümcek ağı gibi birbirine bağlı, bağımlı ve etkileşim içinde.

13.01.2025
Gaziemir/İzmir

Sosyal Medyada Paylaş
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ