ALEVİ PORTAL

HER GÖRDÜĞÜN HIZIR BİL Kİ…

Oktay ULUCAN

Hızır; Arapça kökenli bir kelime olup, yeşillik anlamında kullanılmaktadır. Her ne kadar Türkçedeki kullanımı itibarıyla ‘huzur’ ve ‘hazır’ kelimeleri HIZIR ile içeriğindeki sessiz harfler açısından benzer şekilde yazılıyor ise de, taşıdıkları anlamlar farklılık arz etmektedir.

Burada biz huzuru iki anlamda kullanabiliriz. birisine ‘huzurlu, huzur bulma, sakinlik’; diğerine ise ‘huzurda bulunmak, huzura çıkmak’ yani bireyin veya toplumun önüne çıkmak da diyebiliriz. Bu anlatımda her ikisini de izleyeceğiz.

Baktığımızda HIZIR’ın zor anlarda ‘huzura çıkması’ yani zorda olan kişinin önüne çıkması ve yardıma hazır olma eylemini görmekteyiz. Tabii bu yardım sonrası ise tekrar aynı kelime ‘huzura ermek’ ile sonuç bulacaktır.

Görüldüğü gibi huzur da hazır olma ile HIZIR bir noktada buluşmuş durumda.

Öyleyse huzura çıkıp ve hazır olup, HIZIR olmak hiç de zor değildir. Nasıl dersek?

İnsanları diğer canlılardan ayıran bir diğer özelliği, nefis sahibi olmasıdır. Nefsin 7 mertebesi olduğu kimilerince bilinmekte. Ancak, insanlığın istisnalar dışında ezici büyük çoğunluğunun nefis mertebesinin birincisi olan “Nefs-i Emmâre” de kaldığına şahidiz. Peki nedir bu Nefs-i Emmâre?

Kabaca ifade etmek gerekirse “kötülüğü emreden” yani benlik, hasetlik, garaz, doyumsuzluk, kanaatsizlik, kıskançlık, gıybet, iftira, cimrilik ve şehvet diye dahasını sıralayabiliriz.
Bunu da ‘insanın kendisini bilmemesi’ olarak algılamalıyız. Hâlbuki kendini bilen Hakk’ı bilir olması lazım. Hakk’ı bilen de kendini bilip, yanlışa tevessül etmemesi lazım. Aksi halde kendini bilmeyenden her türlü kötülüğü beklemek olasıdır.

Bu anlattıklarımıza Alevi penceremizden baktığımızda, “Her gördüğün HIZIR bil ki Ali’ye Selman olasın” der Şah Hatai. Ulu ozanın böyle görmüş olması yeterli olmayacaktır. ÖZÜNDE KÖTÜ DUYGULAR OLAN ZATEN HIZIR OLAMAZ. Bu durumu Alevi canlar ‘Müsahiplik’ yani yol kardeşliğimizin olduğunu, bu yola girerken Hakk meydanında sorulan sorulara verilen ikrâr ile Nefs-i Emmâre denen olgunun ortadan kalktığını, yani kötülüğün emrinin bertaraf edildiğini bilirler. Nasıl oluyor dersek;

Pir, cem erenleri huzurunda canlara hitaben der ki:

“Müsahip ve talip olmak için 4 kapıyı, 40 makamı bilmenizi isterim. Bu istekleri yerine getirmek için elinize, belinize, dilinize, aşınıza, eşinize, işinize sahip olacaksınız. Yalan söylemeyeceksiniz, emanete hıyanetlik etmeyeceksiniz, elinizle koymadığınızı almayacaksınız. Gözünüzle görmediğiniz, kulağınızla duymadığınız yerde şahitlik yapmayacaksınız. Yüz kızartıcı suçlardan, zinadan kaçınacaksınız. Din, dil, mezhep ayrımı yapmayacaksınız. Komşunuz hangi toplumdan olursa olsun, onun insan olduğunu unutmayacaksınız. Ölçüde, terazide hile yapmayacaksınız. Kov-gıybetten, kinden, kibirden, zandan, benlikten, hasetlikten, fesatlıktan, garazdan, gururlanmaktan, cimrilikten, maskaralıktan, başkalarıyla alay etmekten uzak duracaksınız. Kendinize zor geleni başkasına tatbik etmeyeceksiniz. Kendiniz için düşündüğünüz iyiliği, güzelliği kim olursa olsun onun için de düşüneceksiniz. Çevrenizi görüp gözetip yardımsever olacaksınız. İlimden, irfandan yana olup, hurafenin, karanlık düşüncenin karşısında olacaksınız. Emek hakkı ve yetim hakkı yemeyip mazlumun yanında, zalimin karşısında İmam Hüseyin gibi dirençli olacaksınız. Çocuklarınızı çağa göre yetiştireceksiniz. Kendiniz okuyup, kadın ve kızlarınızı okutacaksınız. Geçmişteki yaşadığınız güzellikleri ve düşünceleri gelecek kuşağa aktaracaksınız. Hünkâr’ın dediği gibi düşünce karanlığına ışık tutacak, arifler gibi hem arı hem de arıtıcı olacaksınız. ‘İlimden gidilmeyen yolun sonu karanlıktır’ deyip, ilimden yana olacaksınız. Doğru gezip, dost kalbi kırmayacaksınız. Özünüz, sözünüz, iziniz temiz; yüzünüz ak ola, kalbinizde zerre kara olmaya.”

Pir, ‘dediklerimi duydunuz’ der ve devam eder:

“Hakk taala; cesedinize can verdi, kalbinize iman verdi. Göz verdi göresiniz, kulak verdi işitesiniz, akıl verdi düşünesiniz. Bu meydan er meydanı. Bu söylediklerime ikrarınız var mıdır?”

diye üç defa sorar ve “Allah, eyvallah” cevabını alır.
Bu anlamda toplumsal bilinç çok önemlidir.
Günümüzde internet ve bilhassa sosyal medya ne kadar dikkate alınır bilinmez ama tedbiri ve teşviki elden bırakmamak gerekir. Bu konuda ailelere, inanç kurumlarına ve inanç önderlerine büyük görevler düşmektedir.

Huzurda hazır olup HIZIR olanların ve ihtiyaç sahiplerinin yardımına yetişenin demine Hü!

Oktay ULUCAN
8 Şubat 2024

Sosyal Medyada Paylaş
YAZARIN SON YAZILARI
SERÇEŞME OLABİLMEK - 29 Ocak 2024
BU KORKU NİYE? - 14 Aralık 2023
ORUÇ OL! - 28 Temmuz 2023
HÜSEYİN’İ ANLAMAK - 15 Temmuz 2023
HALİL İBRAHİM SOFRASI - 11 Nisan 2023
8 MART KUTLU OLSUN - 8 Mart 2023
HÜNKÂR MİSALİ - 28 Şubat 2023
MUHASEBE - 22 Ocak 2023
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ