GÜNÜMÜZ ve KAYGILARIMIZ
Dünya sanki çatırdıyor etrafımızda. Bir haftada savaş içinde olmayan iki ülkeden birisi İsrail diğer ülke Suriye’yi 500 defa bombalamış. Savaş hali değilmiş bu, sadece tedbir alınıyormuş.
Adını AL-NUSRA yerine HTŞ ‘ye çevirmiş 17 cihatçı örgütün koalisyon güçleri Türkiye’nin burnunun dibinde yüzlerce Toyota kamyoneti hafif savaş araçlarına çevirmiş, ağır silahlar edinmiş, 60 000 kişilik belki de daha kalabalık bir ordu kurmuş, eğitmiş, silahlandırmış kimse farkına bile varmamış. Bu örgütün lideri de savaş kıyafetini çıkarıp sivil kıyafet giymiş, artık demokrat olmuş.
Suriye Milli Ordusu diye bir ordu var, içinde Fatih Sultan Mehmet ve Sultan Murat tugayları var. Fatih Sultan Mehmet ile Sultan Murat ile Suriye’nin tarihi, ya da milli nasıl alakası olduğunu anlayamıyoruz. Hem de milli bir ordu bu. Ama bakıyorsunuz eski adı ÖSO Özgür Suriye Ordusu imiş.
ASTANA sürecinde verilen sözlere, imzalanan sözleşmelere falan pek de uyan olmamış kısaca.
Gazetelerde okuduğumuz, televizyonlarda izlediğimiz programlardaki bilgiler gerçek değilmiş.
Gerçekdışı bir dünyada, gerçekdışı bilgileri paylaşarak yaşamaktayız.
Şimdi gerçeklerimize dönüp bakalım biraz;
46 yıl önce bugün 19.Aralık.1978 günü başlayan ve bir hafta süre ile devam eden MARAŞ katliamlarında resmi kayıtlara göre 111 can işkence ile, linç ile ve çatışmalarda yaşamlarını yitirdiler. Kayıpların daha fazla olduğu hep söylendi ama kesin bilgilere ulaşılamadı. Yüzlerce canımız da yaralandı, bir kısmı ömür boyu engelli olarak yaşayacak veya yaşadılar. Binlerce canımız ya Maraş ‘ı ya da ülkeyi terk ettiler. MARAŞ katliamının acısı geçmedi ve geçmeyecek.
Katliamların, iç savaşların toplumlara ne büyük acılara mal olduğunu Aleviler Ortaca, Kırıkhan, Malatya, Maraş, Çorum, Gazi mahallesi ve MADIMAK katliamlarını yaşayarak öğrendiler. Bugünkü tedirginliğimiz, bugünkü kaygılarımız Irak ve Suriye ‘de IŞID katliamlarının başka isimler ve gruplar eli ile ama aynı zalimler tarafından tekrar edilme olasılığının kaygılarıdır. Aleviler tüm tarihlerinde Türkiye ‘de ve başka ülkelerde herhangi bir huzursuzluğun veya çatışmanın sadece mağdurları olmuşlardır. Suriye ‘deki Aleviler de aynı konumdadırlar. Dileriz ki insanlık tarihinde önemli bir yeri olan Suriye ‘de Sünniler, Aleviler, Dürziler, Ermeniler, Yahudiler, Ezidiler, Arap Ortodoks ve Katolik Hristiyanlar bu kargaşadan huzur içinde laik ve demokrat bir yönetim kurarak yaşamlarını barış içinde sürdürsünler. Bölgenin kadim topluluklarının daha fazla zarar ve acı görmeden barışa ulaşmasını tüm insanlık adına dileriz.
Yakın çevremizde insanlık dışı olayların bir daha görülmeyeceği bir bölgesel huzur ortamının bir an önce kurulabilmesini diliyoruz. Bu karışık dönemde provokasyon ve yanlış bilgilerin çok sık ortaya sürüldüğünü izlemekteyiz. Her bilginin doğrulanmadan kullanılmaması gerektiğini bir kez daha hatırlatıyor, her zaman olduğu gibi, bu süreçte de bölgemizdeki siyasetçileri, kanaat önderlerini, medya ve basın sözcülerini her türlü ayrıştırıcı, küçümseyici, dışlayıcı, kışkırtıcı söylemden uzak durma konusunda daha duyarlı olmaya davet ediyoruz.
19.Aralık.2024