İKİ YÜZLÜLÜK
Başlık yanıltmasın. Akla ilk gelen ve herkesin bildiği klasik ikiyüzlülük için bir şey yazmayacağım. Çünkü Söz para etmiyor bu duruma. Şu gerçeği gördük ki herkesin yüzü kendine Cennet.
Dünyamızda ve tahmin ediyorum Evrenimizde her şeyin iki yüzü ve her şeyin zıddı var. Ya da karşılığı var.
Ağlamakla gülmek, tatlı ile acı, açık ile koyu, erkek ile dişil, karanlık ile aydınlık. Gerisini siz çoğaltın gitsin.
Konumuz bunlar da değil aslında: Daha çok İki taraf. Yani İnsanın İç Dünyası ve Dış Dünyası diyebiliriz.
Hacı Bektaş Veli ve bi,r çok ilim ve inanç önderlerimizin anlatmak istediği temel konu budur: İnsanın dış dünyası, gözleriyle görebildiği, ya da algılayabildiği ölçüde ve algıladıklarını yorumlayabildiği ölçüde olan bir dış dünyadır. Dünyanın ve evrenin ne kadar geniş, renkli, çeşitli olduğu tamamiyle kişinin İç dünyası ile ilgilidir. Yani kaba deyimle ‘Ne kadar Dar Kafalıysan, Dünyan da O kadar Dar’dır.
Konumuz İnsan ve Onun iç dünyasıyla ilgilidir ve dünyadaki yaşamsal sorunların kilit noktası da tam da buradadır.
Şimdi sevgili dost; iki yüz, ya da her şeyin zıddı var demiştik ya, İnsanda da bazı şeyler var.
İnsanın bir dış gözü, bir de İç Göz’ü (gönül gözü) var. Dış göz çok gereklidir ancak İç göz desteği olmazsa Kişi Kör’dür. Görmek istediğini görür, istemediğini görmez.
İnsanın bir dışa dönük aklı, bir de iç aklı var. Buna Vicdan diyebiliriz. Dışa dönük aklımız pratikte yaptıklarımız, iç aklımız ise düşündüklerimizdir. Aklımızın yap dediğini Vicdan desteği olmadan yaparsak, sonuç bugünkü dünya olur: Savaşlar, Silahlar, Yoksul Halklar, Faşizm, Emperyalizm, Para, Makam Hırsı, kan, Gözyaşı…
Sırasıyla yazarsak; İç dünyası kirli kişi Hırsa, Hırs Kibire, Kibir Makam mevki Sevdasına, O da Zenginliğe, zenginlik, Yoksullaştırılmış halka, O da Faşizme, O da Emperyalizme, O da, Savaş-Kan-Gözyaşı- zorunlu göçlere….
İnsanları ve dünyayı düzeltmek için, sosyal alanda bazı yasaklar, kanunlar vb getirerek sonuç alınmaya çalışılmış. Hatta bazı düşünce insanları sistemler önererek (sosyalizm vb) hayatı kolay kılmayı, adaleti sağlamayı önermişlerdir.
Yasaklarla ve Kanunlarla nereye kadar?
İnsanın İç dünyası düzeltilmedikçe gerçek güzellikler var sayılacak mı?
İçi temiz olmayanın dış dünyası nasıl temiz olacak?
Tam da bu aşamada Kimi düşünce insanları da esas olanın İnsanın kendini bilmesi, İç dünyasının temizlenmesi, Kamil İnsan olması sonucunda aslı hedefe varılabileceğini öğütlemişlerdir.
Bunun için de yasalara, yasaklara gerek yoktur ve kişi ilk önce kendi iç dünyasına yolculuk yapmalı, kendini tanımalı. Zira kendini bilen Kainatı bilirmiş. Kainatın Aynası insandır dememişler mi?
Öne İç Dünyamıza Adalet, hak- Hukuk. Sonra Dış Dünyamıza.
Sonuçta İç yüzün ne ise, dış yüzün (dünyan) da Odur.
ZİYARETÇİ YORUMLARI
BİR YORUM YAZ