2 Temmuz Sivas: Yakılan Aslında Neydi.
Günümüzde artık fazla kullanılmayan bir cümle var: Anadolu İrfan Geleneği, ya da Anadolu İrfanı.
Nedir diye biraz açalım. İrfan ‘Arif’ kökünden türemiş, anlaması, kavraması, sezgisi güçlü, anlayışlı kimse demek. Arif olan ise, kendisi ve çevresi, toplumu ve ülkesi için, üreten, paylaşan, faydalı bir nitelik kazanır. Sadece bunlar mı? Tabii ki hayır. Arif iç huzuru bulmuş, çevresine de huzur dağıtan, sevgiyi bulmuş, çevresine de sevgi dağıtan, kendini ve kainatı anlamış ve çevresine de ışık olan kişi demek.
Hacı Bektaş Veli’de insanları olgunluk düzeyine göre tanımlarken, Abidler, Zahitler, ARİFLER.. diye tanımlarken Arif olma hedefinin önemine değinir. (Kaynak: Kitab-ül Fefaid)
Anadolu İrfan Geleneği, bir çeşit eğitim-öğretim metoduyla bireyleri ve doğal olarak toplumları Arif insanlarla donatmak, olgunluğunu arttırmak, iyi insanlar topluluğu kurmak, buna bağlı olarak da daha temiz, daha huzurlu, daha savaşsız, silahsız, sömürüsüz bir dünya yaratmayı hedefler.
Elbette başka ülkelerde de aynı isimle olmasa da büyük-küçük irfan hareketleri gelişmiştir.
Anadolu’daki irfan geleneğinin omurgasını oluşturan ana direk ise kuşku yok ki, ozanlar aracılığı ile halka yayılan, deyişler ve nefeslerdir.
Bu gelenek Anadolu’da ağırlıklı olarak Hacı Bektaş Veli Dergâhındaki irfan sohbetleri dönemi ve sonrasında ortaya çıkan Yunus Emre’den, Kul Himmet’den, Pir Sultan’dan akıp gelen ve Davut Sulari’ye, Aşık Mahzuni Şerif’e kadar uzanan bir ozanlar zinciri ile tüm Anadolu ve Balkanlara yayılmış, deyiş ve nefeslerle buluşan bireyler ve toplumlar daha olgun, daha insani, daha vicdani, hak, hukuk, adalet gibi değerleri önemseyen sistemler kurmuşlardır.
1500’lü yıllarda bu gelenek Yavuz Selim ile birlikte büyük darbeler alsa da varlığını sürdürmeye çalışmış.
Sonuç olarak Anadolu İrfan Geleneğinin ana direği deyiş ve nefesler, dolayısıyla da o deyişleri yazan seslendiren, geleceğe taşıyan ozanlar ve yazarlardır.
2 Temmuzda da yakılmak istenen bu gelenektir. Yani 2 Temmuz’da yakılmak istenen yukarıda da yazdığımız üzere tertemiz bit toplum kurma hedefi olan yazarıyla, çizeriyle, şairiyle, ARİFAN’dır.
Bu gelenek evlerimizde, sokağımızda, mahallelerimizde, İrfan mektepleri (Sohbetleri) kurularak mutlaka devam ettirilmelidir.
Deyiş ve nefeslerden koparılan çocuklarımız, çok iyi meslek sahibi olsalar dahi öksüz sayılırlar.
Unutmamak gerekir ki bir bıçak ile sebze, meyve de kesilebilir, insana da kötülük edilebilir. Arif hangisini yapar?
Yeryüzünde, şu ya da bu şekilde asılan, öldürülen, yakılan, tüm Arifan’ı, 2 Temmuz vesilesi ile saygıyla anıyoruz.