Çakma Solculara ve Sözde Gazetecilere Hodri Meydan!
Zaman zaman kimi ‘aydınlar’ güzel Yol’umuza yol katmak yerine, Alevi İnanç Merkezleri gezilerimize takıyorlar kafayı.
Gezilerimizde; örneğin niçin Dersim, Maraş, Çorum, Sivas, yokmuş; niçin Banaz, Hacıbektaş, Düzgün Baba yokmuş gibisinden sorular… Biz hepimiz her sene izine gittiğimizde bu ulularımızı ziyaret ediyoruz, mümkün mertebe.
Bir de; Aleviliğin nasıl öğrenileceğini ve öğretileceğini, hayata güya soldan bakan çakma solculardan öğrenecek değiliz!
Şahıslara ve kurumlara sürekli bel altı saldırmak ve sürekli iftiralar atmak, solculuk değildir.
Solcu olabilmenin temel unsurları vardır. Bunlardan biri, bir insanın varlık olarak muhtaç duyduğu eleştiridir. Eleştiri; hem varoluşsal hem de dinî ve ahlâkî bir ihtiyaçtır, düşünce özgürlüğünün bir ürünüdür. Örneğin, hayatımızdaki aksaklıkları sorgulamak ve inancımızı daha iyi yaşayabilmek için çözüm önerileri geliştirmek için vardır eleştiri. Gerçek bir solcu merttir, dürüsttür, ahlaklıdır ve yaptığı eleştirinin edebi vardır, erkânı vardır…
Biz erenler gerçeğiyiz
Has bahçenin çiçeğiyiz
Hacı Bektaş köçeğiyiz
Edep erkân yol bizdedir
Devrimci ruhunu ve ilkelerini bilmeyenler, bunları maalesef yaşayamıyor ve yaşatamıyorlar.
Deniz Gezmiş’lerden ders alamamış çakma solcuların; saygısızca, düşüncesizce ve de agresif duygularla yaptıkları eleştiri ise, bizzat Alevi toplumumuzu farklı kesimlere ayırmaktadır, düşmanlığı ve kutuplaşmayı körüklemektedir. Neticede, inancımıza ve kültürümüze zarar vermekten başka bir işe yaramamaktadır.
Gazetecilik prensiplerinden de bihaber olanlar, sadece kendilerine değil, maalesef Alevi toplumuna da zarar vermekteler. Doğruluğa ve gerçeklere dayanmayan, tarafsız ve objektif olmayan, adaletten ve hakkaniyetten uzak, kişilik haklarına saygı göstermeyen, haber kaynaklarını şeffaf bir şekilde açıklayamayan bir basın kurumu; güvenilir bir habercilik ortamının oluşmasına engel olur. Ve sonuçta basın hürriyetine zarar verir.
Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmakla gazetecilik yapılmaz.
Vakfımızın tüm irtibat bilgileri şeffaf bir şekilde www.alevi-vakfi.com sayfasında erişime açık. Dürüst bir gazeteci, Alevi İnanç Merkezleri gezisi hakkında bir haber hazırlamak istiyorsa, öncelikle bir bilgi sahibi olmaya çalışır. Bu geziyi düzenleyen kurum ile iletişim kurar ve sorular sorar. Peşinden geziye katılmış bazı Canlarımızla irtibata geçer ve röportajlar yapar. Şu an resmî olarak beşincisini düzenlediğimiz gezi turumuzdan önce acaba hangi turları düzenlemişiz, ona bir bakar.
Peki niçin Necef?
Kul Himmet’ten dinleyelim hele bir:
Kul Himmet’im eydür şu benim derdim
On İk’imam [ismi] dilimde virdim
Şah Necef Dağı’nda Ali’yi gördüm
Gezerdim Tur Dağınd’ovası ilen
Ve niye Kerbelâ?
Kul Himmet’in söylediği gibi…
Kâzımı Mûsa Rıza’ya kavuştum
Kerbelâ çölünde cenge giriştim
Kanlı asker ile hayli savaştım
Yaralandı sinem al kana düştüm
Ya da Pir Sultan Abdal’ın dediği gibi…
Küseyim de ben yârime küseyim
Siyah zülfün mah yüzüne asayım
Kerbelâ’da yatan İmam Hüseyin
Ayrılık derdinin dermanı nedir
Yedi Ulu Ozanlarımızın deyişlerinde sürekli adları geçen inanç önderlerimizin mekânlarını ve yaşadıkları yerleri merak etmek ne zamandan beri suç?
Hele hele bulunduğumuz bu matem ayı içinde, zâkirlerimizin eşliğinde pirlerimizden dinlediğimiz Kerbelâ katliamının gerçekleştiği coğrafyayı görmek ve öğrenmek, daha doğrusu ‘fikir sahibi olabilmemiz için bilgi sahibi olabilmek’ ne zamandan beri suç sayılmakta?
Yıllarca memleketimizdeki inanç merkezlerimizi gezdik ve hâlâ da çoluğumuzu ve çocuğumuzu elbette oralarda da gezdiriyoruz.
Bizler, Hakk-Muhammed-Ali yoluna gönül vermiş Canlar olarak, 2020 yılında Uluslararası Alevi Vakfı’nı kurduk. O günden bugüne onlarca ve onlarca projelere imza attık. Ne mutlu ki, büyümeye devam ediyoruz…
Pir Sultan’ım, Nesîmî’dir yolumuz
Evvel kurban verdik Şâh’a serimiz
On İki İmam meydanında dârımız
Biz şehidiz serdarımız Ali’dir
(Pir Sultan Abdal)
Alevi-Portal.net
Hüseyin Barış ÖZTÜRK
Schneppenhausen, 27.06.2025