KUR’AN ÜZERİNE BİR GÖRÜŞ: ÜZERİ ÖRTÜLMÜŞ KİTAP
Kur’ân sözcüğü Arapçada okudu anlamındaki karâ’e sözcüğünün üç harfli mastarıdır. Kelime anlamı bakımından “okunan şey” veya “okumak” demektir.
Vahiy sözcüğü ise “hızlı bir şekilde ve gizlice söylemek, işaret etmek, ilham etmek” anlamındadır.
Hz. Muhammed’in hak, hukuk, adalet, dayanışma, yardımlaşma, insanı ve tüm yaratılmışları tanıma, insan ve diğer canlılar arasındaki ilişki, zengin-yoksul, bilen-bilmeyen, kadın-erkek ve daha bir çok sosyal meseleler üzerine insanlığa ilettiği mesajların toplandığı kitabın adıdır Kur’an.
İletilen mesajların zaman zaman o günün öznel/yöresel koşullarını ilgilendiren mesajlar olduğu gibi, evrensel ve günümüzde de geçerli mesajlar da oldukça fazladır.
Kitabın Arapça dilde yazılması nedeniyle, bazı mesajların gerçek manada ne dediği, Kur’an meal ve tefsircilerinin o dönemin koşullarını, hangi olay üzerine yazıldığını, kullanılan kelimelerin gerçek anlamlarını bilip bilmedikleri mesajın doğru algılanması açısından son derece önem arzediyor.
Bazı mesajlar ise açıktır. İlk okunduğunda, hangi dile çevrilirse çevrilsin ne dediği anlaşılmaktadır.
Örnek vermek gerekirse Nisa (Kadın) Başlığı altında 8. ayette
Miras paylaştırılırken, mirasçı olmayan akrabalar, yetimler ve fakirler de orada hazır bulunuyorlarsa, onlara da bu mirastan bir şeyler verin ve gönüllerini alacak tatlı güzel sözler söyleyin, demektedir.
Bir de üzeri örtülen mesajlar var ve bu makalenin esas konusu budur.
Üzeri örtülü demekten maksadımız iki türlüdür. Birincisi ayeti gerçek manası ile çevirmemek, anlamından saptırmak, ikincisi ise bazı önemli sosyal içerikli ayetleri topluma okumayarak, okutmayarak unutturmaya çalışmak. Esas örtü tam da bu!
Her ne kadar, Telli Kur’an (Bağlama) ile birlikte, ozanlarımız, deyişlerinde ‘konuşan Kur’an’ olup, Kur’anın ne dediğini anlatmaya asırlar boyu çalışmışlarsa da; Alevi toplumu deyişleri sadece dinledi ve deyişte ne anlatıldığının üzerine maalesef pek eğilmedi. İki örnek verelim:
Virani Abdal:
Elif u mim’den aldık sırr-ı Kur’an’ı
Mim’i sır eyledik se’den içeri
İki nokta üç hurûf geldi bâ ile
Bâ’yı sır eyledik se’den içeri
Başka bir deyiş: Harabi Baba’dan
Vahdet Âlemini bilmeyen insan
İnsan suretinde kaldı bir hayvan
Bizden ayrı değil Hazret-i Suphan
Bunu Kur’an ile ayân eyledik
Kur’an bundan yaklaşık 1400 yıl önce iktidarı zor ve hile yoluyla ele geçiren Emeviler tarafından teslim alındı.
Bundan sonra olan oldu; kitabı Arapça okumayı şart koşarak diğer ulusların okuyamaması, kitabın abdestsiz ele alınmaması gerektiğini söyleyerek okumayı zorlaştırması ve duvarlarda asılı kalması, ‘aman sizi çarpar’ diyerek dokunmayı, açmayı, okumayı engellemeye çalışmaları hep Emevi mantığı ile oldu. Bu da yetmedi; kendi yetiştirdiği din adamları ile Kur’an ayetlerini kendi çıkarlarına göre yorumlatarak halka yalan söylemeleri ve tabii ki bir çok ayeti de gizlemeleri halkı kitaptan kopardı.
Bir diğer kötülük ise; İslam adına, Kur’an adına iktidara gelenlerin yaptığı kurana aykırı bir sürü kötülük, kitabı doğru kanallardan okuyamamış, anlayamamış bir çok insanın bu kitaba mesafeli durduğu bir gerçeğidir.
Bir başka sorun da Şii dünyasının siyasal iktidarını kaybetmemesi için Bütün Kuran’ın Hz. Alinin haklılığı ve büyüklüğü üzerine kurulduğunu anlatarak kendi tebaasına şirin görünüp, Hz. Ali üzerinden siyasal devamlılık sağlayıp, Hz. Ali’nin Vahdet, adalet, hukuk, kadın-erkek eşitliği gibi konuları hiç işlememesidir. Hz. Ali’ye övgü bir tasavvufi konudur, öven ile övülen ilişkisi konusudur ve burada bu konuya girmeyeceğim. O’nun konuşan Kur’an olarak insanlığa ne anlattığı çokça önemsenmemektedir.
Sonuç olarak, halktan çok gizlenen, üzeri örtülen bazı Kuran mesajlarını aşağıda sizlerle paylaşarak dikkatinize sunmak istedim. Lütfen okuduktan sonra, bugünkü din adına ahkam kesen kişi ya da grupların bu mesajların hangisine uyduklarını bir düşünün lütfen.
Aynı durum Hz. İsa’nın anlattığı sözlerle dolu olan İncil için de geçerlidir.
Hak, Hukuk ve Adalet ile ilgili mesajlar:
Şüphesiz Allah size emânetleri ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğinizde adâletle hükmetmenizi emrediyor. (Nisa -58)
Ey insanlar! Allah için hakkı ayakta tutan ve adâletle şâhitlik eden kimseler olun. Bir topluluğa duyduğunuz öfke, sakın sizi adâletsiz davranmaya sevketmesin! Adâletli olun; kötü olmaktan sakınmanız için en uygunu, en yakışanı budur. (Maide-8)
Yetişkinlik çağına erinceye kadar, muhafaza ve yardım maksadıyla yetimin malına el uzatmayın. Ölçüyü ve tartıyı adâletle tam yapın. Biz hiç kimseyi gücünün üstünde bir şeyle sorumlu tutmayız. Konuştuğunuz zaman, en yakınlarınızın aleyhinde bile olsa adâleti gözetip doğruyu söyleyin. (Enam -152)
Eğer anlaşma yaptığın bir topluluğun hainlik yapmasından gerçekten endişe edersen, aynı şekilde sen de artık anlaşmanın geçersiz olduğunu resmen kendilerine bildir ki iki taraf da durumdan tam haberdar olsun. (Enfal-58)
Allah, inancınızdan dolayı sizinle savaşmayan ve sizi yurtlarınızdan çıkarmayan diğer inançlardan insanlara iyilikte bulunmanızı ve mümkün olduğunca onlara adaletli davranmanızı ister.
Miras paylaştırılırken, mirasçı olmayan akrabalar, yetimler ve fakirler de orada hazır bulunuyorlarsa, onlara da bu mirastan bir şeyler verin ve gönüllerini alacak tatlı güzel sözler söyleyin. (Nisa-8)
O insanlar ki kendilerinin ihtiyacı olduğu halde, öncelikle yoksula, yetime ve öksüze yedirirler. (İnsan-8)
Allah’ın şart kıldığı sosyal yardım düzeninin icabı, yardım isteyenler, ve utandıkları için yardım isteyemeyen, sesini çıkarmayan yoksullar için, zenginlerin mallarında ve servetlerinde vermekle mükellef oldukları paylar, haklar vardır. (Zariyat-19)
Aşk-ı Muhabbetlerimle.
Yüksel MERİÇ
29-06-2024