Ana sınıfına zorunlu din dersi kararına tepki yoğun.
Geçtiğimiz günlerde Antalya’da düzenlenen 19’uncu Milli Eğitim Şurası’nda, Eğitim Bir Sen’in okul öncesinde ‘değerler eğitimi’ ile ilkokul 1’inci, 2’nci ve 3’üncü sınıflarda Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinin zorunlu hale getirilmesi yönündeki önerisi görüşülerek, komisyon kararı alındı.
Karar kapsamında ana sınıflarına da din dersi zorunluluğu getiriliyor. Alevi toplumunun bu karara tepkisi her geçen gün artıyor. Çok sayıda Alevi çatı örgütleri ve şubeleri, Vakıf, Dernek, Cemevi, Akademisyen, yazar, sanatçı ve Türkiye ve Avrupa’da yaşayan Alevi vatandaşlardan ana sınıfına zorunlu din dersi getirilmek istenmesine tepki yağıyor.
Aleviler öncülüğünde başlatılan imza kampanyası büyüyerek sürüyor. 3 Mart’a kadar süreceği açıklanan kampanyaya her kesimden destek geliyor. Laik, çağdaş, bilimsel eğitimi savunan katılımcılar bu kararlardan vazgeçilmesi talebininde bulundular.
Konuya duyarlılık gösteren kurumlar ve Alevi vatandaşlar, hazırlanan videoları ve ilgili haberleri sosyal medya hesaplarından paylaşmak suretiyle gündemi sıcak tutmaya çalışıyor.
Demokrasi Konferansı oluşumu getirilmek istenen uygulamaya karşı çok yönlü bir çalışma yürütüyor. Oluşum öncülüğünde, her kesimden Bilim İnsanları, Akademisyenler, Alevi Çatı Örgütleri, Dernek ve Vakıf yöneticileri, Yazarlar, Araştırmacılar ”’Karara karşı ne Yapılabilir’ hakkında görüş alışverişi için bir araya geldiler.
Konuyla ilgili görüşlerini aldığımız Prof. Dr. Ali Yaman bu konuda şu değerlendirmelerde bulundu:
”Gerek müfredat, gerekse öğretim kadrosu bakımından mezhepçi ve dolayısıyla ayrımcılık yaratan bir ders olarak Din Kültürü Ahlak Bilgisi derslerinin 4. Sınıftan daha alttaki sınıflara hatta anaokullarını da kapsayacak şekilde verilmesi zaten sorunlu olan bugünkü durumun daha da yaygınlaştırılmasından başka bir işe yaramayacaktır. Binlerce İmam-Hatip Lisesi ve İlahiyat Fakültesinin bulunduğu ülkemizde ne acıdır ki bir tane bile milyonlarca Alevi yurttaşa yönelik inanç eğitimi verecek okul bulunmamaktadır. Bu son adım olsa olsa Türkiye’de uygulanan mezhepçi eğitim modelinin daha da derinleştirilmesine yol açar. Ayrıca bu gelişme, hükümet tarafından uygulanmayan zorunlu Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersleri ile ilgili AİHM kararının da pek umursanmadığının hazin bir göstergesidir. Adeta evet biz mezhepçi din eğitiminde ısrar ediyoruz ve daha da kapsamını genişletiyoruz şeklinde bir yaklaşım söz konusu. Din hizmetleri ve din eğitiminde mezhepçi bir ülke imajını pekiştirecek bütün bu icraatlar ne yazık ki 2022 Türkiyesine yakışmıyor.”
Murtaza Demir tepkisini dile getirdi:
Öncelikle ve ivedilikle çocukları bu zulüm ve tutsaklıktan kurtarmamız gerek. Ne kadarını kurtarabilirsek… Ancak ZDD’nin “seçmeli” olmasının yetmeyeceğini de kabul etmek gerek. Bu anlamda arkadaşlarımın “peki, taşra ne olacak, orada çocuğun din dersi almaması deşifre olmasına neden olur, dışlanır, aşağılanır” öngörüleri yüzde yüz doğrudur ama motivasyonumuz açısından bir yerden başlayıp, bir kazanım elde etmemiz gerekir.
Sendikalardan da tepki var
Eğitim- İş Sendikası Genel Başkanı Veli Demir “Şu anda Eğitim Bir Sen’liler tarafından tartışılmaya başlanıldı. Biz ise kimin din dersi alacağını, kimin din dersi almayacağını tartışmıyoruz. Biz bilime pedagojiye aykırı olduğunu düşünüyoruz. Çocuklarda bir soyut algı devresi, bir de somut algı devresi var. Şu anda çocukta 11- 12 yaşına kadar somut düşünür. Bu somut evrede çocuklara din kültürü verilmesinin pedagojik olmadığı, bilimsel olmadığını düşünüyoruz. 11- 12 yaşından sonra ancak velinin isteğiyle öğrencinin isteğiyle seçmeli din derslerinin verilebileceğini düşünüyoruz.” dedi.